Sonsuzluğun Portresi (Ciltli) Spinoza ve 17. Yüzyıl Hollanda Resmi

Stok Kodu:
9786259859231
Boyut:
16.5x24
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-09
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Kuşe
%20 indirimli
400,00TL
320,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 39,11TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786259859231
1346406
Sonsuzluğun Portresi (Ciltli)
Sonsuzluğun Portresi (Ciltli) Spinoza ve 17. Yüzyıl Hollanda Resmi
320.00

Bu kitap ne yalnızca Spinoza ne de yalnızca resim sanatı hakkındadır. Ama ikisinin ortasında bir yerlerde bir gezgin-ozan uçarılığıyla dolaşarak, felsefenin resmini konuşturur ve resmin felsefesini çizer. Spinoza bize fikirlerin dilsiz suretler değil, sonsuz bütünün tüketilemez gücünün ve bilgisinin aktif ifadeleri olduğunu söylemişti. Peki ya resim sanatı nedir? Onun sonsuzla bağı nereden yakalanabilir, öznesiz bir içkinlik düşüncesiyle yakınlığı nasıl kavranabilir? Spinoza’nın soluduğu havanın renklerine, yani 17. yüzyıl Hollanda resmine odaklanarak Akal’ın peşine düştüğü sorular bunlardır. Burada artık Yüce’nin, Güzel’in, Aşkın’ın bir hükmü kalmaz. Dönemin Hollanda resminin vazgeçilmez teması olan gündelik yaşamın sıradanlığı türlü görünümleriyle, çocukların kafalarından ayıklanan bitlerle, ortalıkta dolaşan kedi ve köpeklerle, dikiş dikenlerle, uyuklayan nöbetçilerle, deşilen kadavralarla, sırıtan ayyaşlarla, diş ağrısından kıvrananlarla, üzüm satanlarla arzı endam eder. Yazar, geçit törenlerinin tek sırasından bihaber bu tekillikler cümbüşüne yalnızca Rembrandt ve Vermeer’ı değil 17. yüzyıl Hollanda resminin kadın ressamlarını da, Spinoza portrelerinin Calvino ve Borges öykülerini hatırlatan serüvenini de, De Stijl okulundan romantiklere ve gerçeküstücülere uzanan türlü Spinozacı sanatçıyı da katarak anlatılmaya değer tek şeyi, yani yaşamı anlatır. Akal’ın sözcükleriyle: Bu metin felsefe ve resim sanatı üzerine değil, bir şimşek anı kadar kısa bir süre içinde kalırken içimize çektiğimiz ve ne olduğunu sezmeye çalıştığımız hayata ve çoğunlukla onun hasmı olan Yasa’ya ilişkindir.

Bu kitap ne yalnızca Spinoza ne de yalnızca resim sanatı hakkındadır. Ama ikisinin ortasında bir yerlerde bir gezgin-ozan uçarılığıyla dolaşarak, felsefenin resmini konuşturur ve resmin felsefesini çizer. Spinoza bize fikirlerin dilsiz suretler değil, sonsuz bütünün tüketilemez gücünün ve bilgisinin aktif ifadeleri olduğunu söylemişti. Peki ya resim sanatı nedir? Onun sonsuzla bağı nereden yakalanabilir, öznesiz bir içkinlik düşüncesiyle yakınlığı nasıl kavranabilir? Spinoza’nın soluduğu havanın renklerine, yani 17. yüzyıl Hollanda resmine odaklanarak Akal’ın peşine düştüğü sorular bunlardır. Burada artık Yüce’nin, Güzel’in, Aşkın’ın bir hükmü kalmaz. Dönemin Hollanda resminin vazgeçilmez teması olan gündelik yaşamın sıradanlığı türlü görünümleriyle, çocukların kafalarından ayıklanan bitlerle, ortalıkta dolaşan kedi ve köpeklerle, dikiş dikenlerle, uyuklayan nöbetçilerle, deşilen kadavralarla, sırıtan ayyaşlarla, diş ağrısından kıvrananlarla, üzüm satanlarla arzı endam eder. Yazar, geçit törenlerinin tek sırasından bihaber bu tekillikler cümbüşüne yalnızca Rembrandt ve Vermeer’ı değil 17. yüzyıl Hollanda resminin kadın ressamlarını da, Spinoza portrelerinin Calvino ve Borges öykülerini hatırlatan serüvenini de, De Stijl okulundan romantiklere ve gerçeküstücülere uzanan türlü Spinozacı sanatçıyı da katarak anlatılmaya değer tek şeyi, yani yaşamı anlatır. Akal’ın sözcükleriyle: Bu metin felsefe ve resim sanatı üzerine değil, bir şimşek anı kadar kısa bir süre içinde kalırken içimize çektiğimiz ve ne olduğunu sezmeye çalıştığımız hayata ve çoğunlukla onun hasmı olan Yasa’ya ilişkindir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat