“‘Ne temiz, ne güzel görünüyor bu su, billur gibi. Halbuki mikrop yuvasıdır, tifo geçirir insana, öyle mundardır ki! Ben de öyleyim, temiz, güzel görünen bir Kaa suyu kadar mikroplu, murdarım. Serinletecek sanılırım, içeni kırk derece ateşle yakarım.’
‘Gir yatağına, üstünü örteyim, uyumaya çalış.’
‘Bir kadeh konyak ver, şişe ile kadehler ortada. Sen de iç, bir daha öyle konyağı nerede bulacaksın? Zaten ölüm günlerimiz yaklaştı, sen çölde vurulup gideceksin, ben bir topun yıkacağı şu evin enkazı altında kalacağım, hurdahaş olacağım. Belki de bu, beraber içeceğimiz sonuncu kadeh!’”
Refik Halid Karay, aşkı, tutkuyu, sevgiyi, nefreti, yalanı ve güvensizliği harmanladığı Sonuncu Kadeh’te, emsaline az rastlanan bir âşıklık hikâyesini anlatırken, aşkın tüm hayatı etkileyen ve iç acıtan yönünü de usta anlatımıyla dile getiriyor.
“‘Ne temiz, ne güzel görünüyor bu su, billur gibi. Halbuki mikrop yuvasıdır, tifo geçirir insana, öyle mundardır ki! Ben de öyleyim, temiz, güzel görünen bir Kaa suyu kadar mikroplu, murdarım. Serinletecek sanılırım, içeni kırk derece ateşle yakarım.’
‘Gir yatağına, üstünü örteyim, uyumaya çalış.’
‘Bir kadeh konyak ver, şişe ile kadehler ortada. Sen de iç, bir daha öyle konyağı nerede bulacaksın? Zaten ölüm günlerimiz yaklaştı, sen çölde vurulup gideceksin, ben bir topun yıkacağı şu evin enkazı altında kalacağım, hurdahaş olacağım. Belki de bu, beraber içeceğimiz sonuncu kadeh!’”
Refik Halid Karay, aşkı, tutkuyu, sevgiyi, nefreti, yalanı ve güvensizliği harmanladığı Sonuncu Kadeh’te, emsaline az rastlanan bir âşıklık hikâyesini anlatırken, aşkın tüm hayatı etkileyen ve iç acıtan yönünü de usta anlatımıyla dile getiriyor.