Tarihi gelişim süreci içerisinde evreler yaşayan ve mahkemelere göre genç bir kurum olan savcılık kurumunun ceza yargılaması diyalektiği içerisinde etkisi kanaatimizce önemlidir. Ceza yargılamasına ilişkin tartışmalar genel olarak kovuşturma evresinde hâkimin değerlendirme yetkisine ilişkin olarak gerçekleştirilmiştir. Ceza yargılaması diyalektiği içerisinde tez görevini üstlenen soruşturmada görevli savcının değerlendirme yetkisine yönelik tartışmaların azınlıkta olduğu gözlemlenmiştir. Ceza yargılaması sürecini başlatan savcının soruşturmayı sona erdiren kararlarda değerlendirme yetkisinin ceza yargılamasına etkisi nazara alındığında bu kapsamda bir çalışma yapma gerekliliği hâsıl olmuştur. Bu kapsamda çalışmamızda soruşturmayı sona erdiren veya durduran kararlarda savcının delilleri ve suçun unsurlarını değerlendirme yetkisinin sınırlarının ortaya konulması amaçlanmıştır.
Savcının suç işlendiği iddiasına yönelik olarak yürüttüğü soruşturma neticesinde vereceği kararlara yönelik olarak değerlendirme yetkisinin sınırı, belirtilen başlıklar altında yer verilen tarihi gelişim, kurumsal yapı, deliller ile olan ilişkisi ve maddi hukuk yönüyle tartışılacaktır. Esas olarak bu dört ayak üzerinden gerçekleştirilecek olan tartışmalarda savcılık uygulamasını derinden etkilediğini gözlemlediğimiz ve kurumsal bilinçaltı olarak kabul ettiğimiz tarihi gelişimin yanı sıra savcılık kurumuna yönelik alınmış uluslararası ilke kararlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Anayasa Mahkemesi kararları, Yargıtay kararları değerlendirmeye alınacaktır. Savcının soruşturmayı sona erdiren kararlarda değerlendirme yetkisine yönelik olarak bütüncül bir inceleme yapan çalışma sayısının azlığına rağmen alt başlıklarda yer verilen hususlara yönelik çok sayıda bulunan akademik çalışmalar Türk Ceza Kanununun bina edildiği gai suç teorisi kapsamında değerlendirmeye alınarak Türk Ceza Kanuna hâkim felsefe bağlamında bütüncül bir incelemeye alınacaktır. Ceza Muhakemesi Kanunu ile savcılık sisteminin öngörülen yetkileri suç teorisi ile birlikte değerlendirilecek ve savcının değerlendirme yetkisinin nerede başlayıp nerede bittiğine yönelik öteden beri süregelen tartışmalara bir nebze açıklama ve çözüm getirmeye çalışılacaktır.
Tarihi gelişim süreci içerisinde evreler yaşayan ve mahkemelere göre genç bir kurum olan savcılık kurumunun ceza yargılaması diyalektiği içerisinde etkisi kanaatimizce önemlidir. Ceza yargılamasına ilişkin tartışmalar genel olarak kovuşturma evresinde hâkimin değerlendirme yetkisine ilişkin olarak gerçekleştirilmiştir. Ceza yargılaması diyalektiği içerisinde tez görevini üstlenen soruşturmada görevli savcının değerlendirme yetkisine yönelik tartışmaların azınlıkta olduğu gözlemlenmiştir. Ceza yargılaması sürecini başlatan savcının soruşturmayı sona erdiren kararlarda değerlendirme yetkisinin ceza yargılamasına etkisi nazara alındığında bu kapsamda bir çalışma yapma gerekliliği hâsıl olmuştur. Bu kapsamda çalışmamızda soruşturmayı sona erdiren veya durduran kararlarda savcının delilleri ve suçun unsurlarını değerlendirme yetkisinin sınırlarının ortaya konulması amaçlanmıştır.
Savcının suç işlendiği iddiasına yönelik olarak yürüttüğü soruşturma neticesinde vereceği kararlara yönelik olarak değerlendirme yetkisinin sınırı, belirtilen başlıklar altında yer verilen tarihi gelişim, kurumsal yapı, deliller ile olan ilişkisi ve maddi hukuk yönüyle tartışılacaktır. Esas olarak bu dört ayak üzerinden gerçekleştirilecek olan tartışmalarda savcılık uygulamasını derinden etkilediğini gözlemlediğimiz ve kurumsal bilinçaltı olarak kabul ettiğimiz tarihi gelişimin yanı sıra savcılık kurumuna yönelik alınmış uluslararası ilke kararlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Anayasa Mahkemesi kararları, Yargıtay kararları değerlendirmeye alınacaktır. Savcının soruşturmayı sona erdiren kararlarda değerlendirme yetkisine yönelik olarak bütüncül bir inceleme yapan çalışma sayısının azlığına rağmen alt başlıklarda yer verilen hususlara yönelik çok sayıda bulunan akademik çalışmalar Türk Ceza Kanununun bina edildiği gai suç teorisi kapsamında değerlendirmeye alınarak Türk Ceza Kanuna hâkim felsefe bağlamında bütüncül bir incelemeye alınacaktır. Ceza Muhakemesi Kanunu ile savcılık sisteminin öngörülen yetkileri suç teorisi ile birlikte değerlendirilecek ve savcının değerlendirme yetkisinin nerede başlayıp nerede bittiğine yönelik öteden beri süregelen tartışmalara bir nebze açıklama ve çözüm getirmeye çalışılacaktır.