Bu kitap, 19. yüzyıl Avrupa'sında toplumun "bilimsel" olarak incelenebileceği iddiasıyla kurulan sosyal bilimlerin günümüzde yaşadıkları bunalımdan hareketle sosyal bilimlerin doğası sorunu üzerine yapılmış felsefi bir tartışmadır. Çalışmamızda bu bunalımın felsefe-bilim ayrımının mutlaklaştırılmasından kaynaklandığını göstermeye çalıştık. Felsefesiz bilim yapılabileceği yanılgısına yanıt olarak, öncelikle çağdaş bilim kavramının kendisinin bir felsefe yorumu olduğunu öne sürdük. Felsefi açıdan bakıldığında çağdaş bilimler, 19. yüzyıl Avrupa'sında rasyonalist-ampirist felsefe geleneğinin pozitivist yorumu üzerinde kurulmuşlardır. Başka felsefeler de vardır ve başka 'bilim'ler mümkündür. Ancak, felsefeyi gereksiz bir uğraş gibi gören günümüz bilimleri felsefi temellerini eleştirel bir sorgulamanın konusu yapamadıkları için mutlaklaştırdıkları tarihsel kavramların tutsağı olmuşlardır.
Bu kitap, 19. yüzyıl Avrupa'sında toplumun "bilimsel" olarak incelenebileceği iddiasıyla kurulan sosyal bilimlerin günümüzde yaşadıkları bunalımdan hareketle sosyal bilimlerin doğası sorunu üzerine yapılmış felsefi bir tartışmadır. Çalışmamızda bu bunalımın felsefe-bilim ayrımının mutlaklaştırılmasından kaynaklandığını göstermeye çalıştık. Felsefesiz bilim yapılabileceği yanılgısına yanıt olarak, öncelikle çağdaş bilim kavramının kendisinin bir felsefe yorumu olduğunu öne sürdük. Felsefi açıdan bakıldığında çağdaş bilimler, 19. yüzyıl Avrupa'sında rasyonalist-ampirist felsefe geleneğinin pozitivist yorumu üzerinde kurulmuşlardır. Başka felsefeler de vardır ve başka 'bilim'ler mümkündür. Ancak, felsefeyi gereksiz bir uğraş gibi gören günümüz bilimleri felsefi temellerini eleştirel bir sorgulamanın konusu yapamadıkları için mutlaklaştırdıkları tarihsel kavramların tutsağı olmuşlardır.