Geçmişte birer insan hakkı olup olmadığı tartışmalı olan sosyal haklar, birçok anayasada düzenlenen, Türkiye’nin taraf olduğu
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile koruma altına alınan insan hakları kataloğunu yansıtıyor.
Bugün ülkemiz de dahil pek çok ülkede sosyal hakların dava edilebilir haklardan olup olmadıkları tartışmalı. Bu hakları, kişilere talep olanağı sunan güvenceler değil, devletlerin bu konularda düzenleme yaparken dikkat etmesi gerekenleri gösteren bir program hüküm olarak değerlendiren bir yaklaşım söz konusu. Ondandır ki sosyal haklar, güncel durum itibarıyla Türkiye’de bireysel başvuru (anayasa şikâyeti) mekanizmasına konu edilemiyor. Elinizdeki çalışmadaki karar çevirileri, bu yaklaşımın bir bakıma antitezidir. Çevirilere konu olan kararlar, (Türkiye’nin taraf olmadığı) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin Seçmeli Protokolü çerçevesinde Ekonomik Kültürel ve Sosyal Haklar Komitesinin “bireysel başvuru” mekanizması ile önüne gelen şikâyetler üzerine verilmiştir. Yani her bir karar, sosyoekonomik hakların dava edilebilirliğini kanıtlamıştır.
Kararların konusu, sosyal haklar kataloğunda yer alan sağlık, sosyal güvenlik ve uygun konut haklarıdır. Bugün Ekonomik, Sosyal
ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile ilgili yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirilmediği Türkiye’de bu hakların
bilinmesi bizce büyük önem taşıyor. Komitenin değerlendirmelerinin, bu hakların dava edilebilir haklar olduğuna ilişkin yaklaşımın güçlenmesine ve bireysel başvuruya ilişkin seçmeli protokole ülkemizin de taraf olmasına ilişkin farkındalığın artmasına katkı sağlayacağını umarak iyi okumalar diliyoruz.
Geçmişte birer insan hakkı olup olmadığı tartışmalı olan sosyal haklar, birçok anayasada düzenlenen, Türkiye’nin taraf olduğu
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile koruma altına alınan insan hakları kataloğunu yansıtıyor.
Bugün ülkemiz de dahil pek çok ülkede sosyal hakların dava edilebilir haklardan olup olmadıkları tartışmalı. Bu hakları, kişilere talep olanağı sunan güvenceler değil, devletlerin bu konularda düzenleme yaparken dikkat etmesi gerekenleri gösteren bir program hüküm olarak değerlendiren bir yaklaşım söz konusu. Ondandır ki sosyal haklar, güncel durum itibarıyla Türkiye’de bireysel başvuru (anayasa şikâyeti) mekanizmasına konu edilemiyor. Elinizdeki çalışmadaki karar çevirileri, bu yaklaşımın bir bakıma antitezidir. Çevirilere konu olan kararlar, (Türkiye’nin taraf olmadığı) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin Seçmeli Protokolü çerçevesinde Ekonomik Kültürel ve Sosyal Haklar Komitesinin “bireysel başvuru” mekanizması ile önüne gelen şikâyetler üzerine verilmiştir. Yani her bir karar, sosyoekonomik hakların dava edilebilirliğini kanıtlamıştır.
Kararların konusu, sosyal haklar kataloğunda yer alan sağlık, sosyal güvenlik ve uygun konut haklarıdır. Bugün Ekonomik, Sosyal
ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile ilgili yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirilmediği Türkiye’de bu hakların
bilinmesi bizce büyük önem taşıyor. Komitenin değerlendirmelerinin, bu hakların dava edilebilir haklar olduğuna ilişkin yaklaşımın güçlenmesine ve bireysel başvuruya ilişkin seçmeli protokole ülkemizin de taraf olmasına ilişkin farkındalığın artmasına katkı sağlayacağını umarak iyi okumalar diliyoruz.