İnsan gerçeği bilen bir varlıktır. O gerçeği görmekte ve bilmektedir. İnsan sosyal gerçeği maddi ve fiziki gerçekler gibi görüp bilmektedir. Biz fiziki gerçekleri şu şekilde görmekteyiz. Örneğin masa derken masanın ağırlığı, uzunluğu veya yüksekliğini belirtmekteyiz. Yani masa objesini ölçü konusu yapmamaktayız. Masanın bir veçhesini ölçü konusu yapmaktayız. Bizler objeyi ölçmüyoruz ancak obje ile ilgili bir veçheyi ölçüyoruz. Aynı şey sosyal olaylar ve sosyal gerçekler içinde geçerlidir. Biz sosyal olaylarla ilgili bir özelliği ölçüyoruz. Yoksa bir sosyal olayı ölçmüyoruz. Biz fiziki olayların bizzat kendilerini ölçmüyoruz sadece fiziki olaylarla ilgili bir özelliği ölçüyoruz. Bunun gibi bir tutum ölçeğinde de tutumun bir özelliğini ölçüyoruz. Bu özelliğin yoğunluk derecesini belirlemeye çalışıyoruz. Fiziki olaylardan şöyle bir örnek verelim. Bu örnek güneş ile ilgili olsun biz güneşi ölçmüyoruz yâda güneş objesini ölçmüyoruz. Güneş ile ilgili radyasyon özelliğini veya güneşin zararlı ışınlarını ölçüyoruz. Masa derken masanın yüksekliğini ölçüyoruz. Aynı metodu sosyal olaylar içinde uyguluyoruz. Aynı fiziki olayları bildiğimiz gibi sosyal olayları da biliyoruz. Biz bir sosyal olayı ölçmüyoruz o sosyal olayla ilgili bir özelliği ölçüyoruz. Bireylerin tutumunu ölçerken de bu metodu kullanıyoruz. Bireylerin bir konudaki tutumunu ölçmeye çalışıyoruz. Ve bireylerin bir sosyal olay hakkmdaki duygularını ölçmeye çalışıyoruz. İnsan, gerçeği ve sosyal gerçeği bilmektedir. Ve bilme şeklide bu biçimdedir. Biz böylece sosyal bir meseleyi bilmekte ve ortaya koymaktayız. Bu konuda ünlü Fransız düşünür Auguste Comte pozitif bilimlerin metodunu sosyal olaylara uygulamıştır. Ve pozitivist bir metot izlemiştir. Comta göre bizler kimya, fizik ve biyolojinin yöntemlerini yâda fiziki bilimlerin yöntemini sosyolojiye uygulayarak sosyal gerçeği biliriz. Bu metot bizlere sosyal gerçeği gösterir. Yukarda verilen masa ve güneş örneğinde olduğu gibi. İnsan gerçeği gören ve bilen bir varlıktır. Ne var ki bizim üzerinde durduğumuz şey bunu nasıl gördüğüdür. Bunun metodolojisini ve biçimini ortaya koymaktır. Bu konuda çeşitli yaklaşımlar vardır. Bunlardan biri Auguste Comte’nin geliştirdiği pozitivist mottodur. Bu metotta pozitif bilimlerin yöntemi kullanılarak sosyal bilimlerde doğrulara varılır ve sosyal gerçek böylece ortaya konulmuş olur. Yukarıda ise bununla ilgili örnekler verdik.
İnsan gerçeği bilen bir varlıktır. O gerçeği görmekte ve bilmektedir. İnsan sosyal gerçeği maddi ve fiziki gerçekler gibi görüp bilmektedir. Biz fiziki gerçekleri şu şekilde görmekteyiz. Örneğin masa derken masanın ağırlığı, uzunluğu veya yüksekliğini belirtmekteyiz. Yani masa objesini ölçü konusu yapmamaktayız. Masanın bir veçhesini ölçü konusu yapmaktayız. Bizler objeyi ölçmüyoruz ancak obje ile ilgili bir veçheyi ölçüyoruz. Aynı şey sosyal olaylar ve sosyal gerçekler içinde geçerlidir. Biz sosyal olaylarla ilgili bir özelliği ölçüyoruz. Yoksa bir sosyal olayı ölçmüyoruz. Biz fiziki olayların bizzat kendilerini ölçmüyoruz sadece fiziki olaylarla ilgili bir özelliği ölçüyoruz. Bunun gibi bir tutum ölçeğinde de tutumun bir özelliğini ölçüyoruz. Bu özelliğin yoğunluk derecesini belirlemeye çalışıyoruz. Fiziki olaylardan şöyle bir örnek verelim. Bu örnek güneş ile ilgili olsun biz güneşi ölçmüyoruz yâda güneş objesini ölçmüyoruz. Güneş ile ilgili radyasyon özelliğini veya güneşin zararlı ışınlarını ölçüyoruz. Masa derken masanın yüksekliğini ölçüyoruz. Aynı metodu sosyal olaylar içinde uyguluyoruz. Aynı fiziki olayları bildiğimiz gibi sosyal olayları da biliyoruz. Biz bir sosyal olayı ölçmüyoruz o sosyal olayla ilgili bir özelliği ölçüyoruz. Bireylerin tutumunu ölçerken de bu metodu kullanıyoruz. Bireylerin bir konudaki tutumunu ölçmeye çalışıyoruz. Ve bireylerin bir sosyal olay hakkmdaki duygularını ölçmeye çalışıyoruz. İnsan, gerçeği ve sosyal gerçeği bilmektedir. Ve bilme şeklide bu biçimdedir. Biz böylece sosyal bir meseleyi bilmekte ve ortaya koymaktayız. Bu konuda ünlü Fransız düşünür Auguste Comte pozitif bilimlerin metodunu sosyal olaylara uygulamıştır. Ve pozitivist bir metot izlemiştir. Comta göre bizler kimya, fizik ve biyolojinin yöntemlerini yâda fiziki bilimlerin yöntemini sosyolojiye uygulayarak sosyal gerçeği biliriz. Bu metot bizlere sosyal gerçeği gösterir. Yukarda verilen masa ve güneş örneğinde olduğu gibi. İnsan gerçeği gören ve bilen bir varlıktır. Ne var ki bizim üzerinde durduğumuz şey bunu nasıl gördüğüdür. Bunun metodolojisini ve biçimini ortaya koymaktır. Bu konuda çeşitli yaklaşımlar vardır. Bunlardan biri Auguste Comte’nin geliştirdiği pozitivist mottodur. Bu metotta pozitif bilimlerin yöntemi kullanılarak sosyal bilimlerde doğrulara varılır ve sosyal gerçek böylece ortaya konulmuş olur. Yukarıda ise bununla ilgili örnekler verdik.