Sosyolojik Kur'an Okumaları 2

Stok Kodu:
9786257788083
Boyut:
14x22
Sayfa Sayısı:
368
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%15 indirimli
160,00TL
136,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 16,62TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786257788083
867156
Sosyolojik Kur'an Okumaları 2
Sosyolojik Kur'an Okumaları 2
136.00

Kur’an, Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemin olaylarına yer vererek beşeri tecrübenin özelliklerini örneklendirmiştir. Belli olaylar yerele vurgu yapsa da yalnızca Kur’an Arap kültürüne değil insanlığın ortak yaşam tarzına hitap etmektedir ve bu yönü Kur’an’ın evrensel olduğunu göstermektedir. Nitekim Kur’an’ın belli bir tarih içerisindeki yaşanan olay örgüsü üzerinden insanlığa hitap etmesi O’nun evrenselliğini gerçekleştirebilmesinin imkânını sunar. Yaşanacak farklı toplumsal ve tarihsel koşullarda yeniden güncellenebilmesini mümkün kılar.

Hâsılı bir hitap olarak Kur’an, Müminleri hayatın bütün alanlarında muhatap alır, hatırlatır, gösterir, örneklendirir, öğretir, tavsiyelerde bulunur, karşılaştırmalar yaptırır, yeniden ayağa kalkmayı öğretir. İnsanlığın ortak yaşam biçimi olarak çarşıdan, pazardan, sokaktan, savaş ve barıştan, borçtan, günahtan, samimiyetten, riyadan, ibadetten, kavgadan, muhabbetten örnekler verirken yerel dili kullanıyor olsa da, bu kullanımlardaki tüm vurgular evrensel olana ve olgularadır.

Bu yönleriyle Sosyolojik Kur’an Okumaları bir geleneğin devamı niteliğindedir. O gelenek sosyal bilimler ile Kur’an arasında kurulmaya çalışılan anlamlı ve anlayıcı ilişkinin devamı niteliğindedir. O gelenek çağı kendi ruh dünyamız ve kavramlarımızla anlama, anlamlandırma, tasnif etme ve hesaplaşmanın “bizce” olan dilidir. O gelenek Kur’an’ı sadece okunduğunda ibadet olarak görmeyip hem okunup hem anlaşılıp ve hem de inananlar için “hayata çağrı” olarak görmenin pratiğidir.

Ülkemizde ve İslam âleminde benzer çalışmaların yapılması belli bir ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu yönüyle Sosyolojik Kur’an Okumaları yeni değil, “yeniden” anlamında bir “yine”dir. Haliyle bu okuma biçiminin dikte etmek değil önermek; çerçeve belirlemek değil bakış ufkunu açmak; sınır çizmek değil sınırların uzanımlarını zihinlerde aramak; daraltmak değil tefekkürde sosyalleşmek ve Müslüman’ın Kur’an’la ilişkisini dondurmak değil “asrın idrakine” söyletmek olduğu ifade edilmelidir.

Kur’an, Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemin olaylarına yer vererek beşeri tecrübenin özelliklerini örneklendirmiştir. Belli olaylar yerele vurgu yapsa da yalnızca Kur’an Arap kültürüne değil insanlığın ortak yaşam tarzına hitap etmektedir ve bu yönü Kur’an’ın evrensel olduğunu göstermektedir. Nitekim Kur’an’ın belli bir tarih içerisindeki yaşanan olay örgüsü üzerinden insanlığa hitap etmesi O’nun evrenselliğini gerçekleştirebilmesinin imkânını sunar. Yaşanacak farklı toplumsal ve tarihsel koşullarda yeniden güncellenebilmesini mümkün kılar.

Hâsılı bir hitap olarak Kur’an, Müminleri hayatın bütün alanlarında muhatap alır, hatırlatır, gösterir, örneklendirir, öğretir, tavsiyelerde bulunur, karşılaştırmalar yaptırır, yeniden ayağa kalkmayı öğretir. İnsanlığın ortak yaşam biçimi olarak çarşıdan, pazardan, sokaktan, savaş ve barıştan, borçtan, günahtan, samimiyetten, riyadan, ibadetten, kavgadan, muhabbetten örnekler verirken yerel dili kullanıyor olsa da, bu kullanımlardaki tüm vurgular evrensel olana ve olgularadır.

Bu yönleriyle Sosyolojik Kur’an Okumaları bir geleneğin devamı niteliğindedir. O gelenek sosyal bilimler ile Kur’an arasında kurulmaya çalışılan anlamlı ve anlayıcı ilişkinin devamı niteliğindedir. O gelenek çağı kendi ruh dünyamız ve kavramlarımızla anlama, anlamlandırma, tasnif etme ve hesaplaşmanın “bizce” olan dilidir. O gelenek Kur’an’ı sadece okunduğunda ibadet olarak görmeyip hem okunup hem anlaşılıp ve hem de inananlar için “hayata çağrı” olarak görmenin pratiğidir.

Ülkemizde ve İslam âleminde benzer çalışmaların yapılması belli bir ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu yönüyle Sosyolojik Kur’an Okumaları yeni değil, “yeniden” anlamında bir “yine”dir. Haliyle bu okuma biçiminin dikte etmek değil önermek; çerçeve belirlemek değil bakış ufkunu açmak; sınır çizmek değil sınırların uzanımlarını zihinlerde aramak; daraltmak değil tefekkürde sosyalleşmek ve Müslüman’ın Kur’an’la ilişkisini dondurmak değil “asrın idrakine” söyletmek olduğu ifade edilmelidir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat