Birleşip dağılıyor kelimeler. Gözlerimize bakıyor, elimizi tutuyor, yakamızdan çekiştiriyor ve saçımızı okşuyor her biri. Tok bir sesten yayılıyor sözler etrafa. Birleşip sakince bütünlüyorlar parçaları. Sonrası birbirine bağlı tren rayları.
Merve Koçak Kurt, Söz Sandığım ile tekrar merhaba diyor okura. İşaretparmağını göğsüne koyup içeriyi işaret ediyor. Şiirsel söyleyişi ve özenli kurgusuyla bambaşka bir bakış açısı vadediyor Söz Sandığım.
“Sanki bir uçurumun kenarındayım. Oysa daha az önce sokakları adımlıyor, aralara dalıyordum. Adlarını öğrenmesem olmaz; ‘Ayarcıbaşı Sokak’, ‘Müneccimbaşı Sokak’, ‘Nevcihan Sokak’, ‘Hacıbakkal Sokak’... Acaba hangi sokakta yaşamıştı? Nasıl gidip gelmişti karşıdaki işine? Şu –güz ayına bile direnen– begonvillere bakıp ne demişti? Aşiyan’ın terasından uzanıp açmış mıydı kalbini yüzüne göğün? O yokuşlu merdivenlerde sarılmış mıydı yanındakine? ‘Beni çok sev...’ demiş miydi ona da? ‘Kadınım...’ demiş miydi?”
Birleşip dağılıyor kelimeler. Gözlerimize bakıyor, elimizi tutuyor, yakamızdan çekiştiriyor ve saçımızı okşuyor her biri. Tok bir sesten yayılıyor sözler etrafa. Birleşip sakince bütünlüyorlar parçaları. Sonrası birbirine bağlı tren rayları.
Merve Koçak Kurt, Söz Sandığım ile tekrar merhaba diyor okura. İşaretparmağını göğsüne koyup içeriyi işaret ediyor. Şiirsel söyleyişi ve özenli kurgusuyla bambaşka bir bakış açısı vadediyor Söz Sandığım.
“Sanki bir uçurumun kenarındayım. Oysa daha az önce sokakları adımlıyor, aralara dalıyordum. Adlarını öğrenmesem olmaz; ‘Ayarcıbaşı Sokak’, ‘Müneccimbaşı Sokak’, ‘Nevcihan Sokak’, ‘Hacıbakkal Sokak’... Acaba hangi sokakta yaşamıştı? Nasıl gidip gelmişti karşıdaki işine? Şu –güz ayına bile direnen– begonvillere bakıp ne demişti? Aşiyan’ın terasından uzanıp açmış mıydı kalbini yüzüne göğün? O yokuşlu merdivenlerde sarılmış mıydı yanındakine? ‘Beni çok sev...’ demiş miydi ona da? ‘Kadınım...’ demiş miydi?”