Edim bilimi, anlamın dil kullanımıyla değer bulması esasına dayanmaktadır. Bu bakış açısına göre dil, basit kodlamalardan oluşmamakta; tercihlere bağlı olarak şekil almaktadır. İfadeleri şekillendiren dil içi ve dil dışı durumlar da temelde bir “eylemi” gerçekleştirmekle özdeştir. Bu eylemlerin başında ise bilginin doğrudan ya da dolaylı olarak aktarıldığı “iletişim kurma eylemi” yer alır.
Yazıldığı çağda iletişim kurma görevini üstlenen Şecere-i Terākime, yazılış sebebi ve yazarının toplumdaki konumu itibarıyla iletişim dışında da belli amaçlar taşımaktadır. Bu amaçlar, eserin kitle iletişim aracı konumunda olmasıyla Ebulgazi Bahadır Han tarafından iki aşamalı bir iletişim akışı içerisinde aktarılmaktadır. İki aşama hâlinde yazılanlar önce toplumun ileri gelen beylerine sonra da onlardan toplumun diğer kısmına ulaşarak hem kültürel ideolojinin aktarılması hem de kültürel belleğin oluşması sağlanmıştır.
Bu çalışmada, Türklerin kültürel belleğinin oluşmasında kullanılan dil yorumlanmakta, dil birliklerinin kullanımla anlam kazandığı düşüncesinden hareketle edim bilimi temelli bir yaklaşım sergilenmektedir. İletilmek istenen mesajların hangi söylem ifadeleriyle oluşturulduğu ve iki aşamalı akış kuramına nasıl hizmet ettiği tespit edilmektedir.
Edim bilimi, anlamın dil kullanımıyla değer bulması esasına dayanmaktadır. Bu bakış açısına göre dil, basit kodlamalardan oluşmamakta; tercihlere bağlı olarak şekil almaktadır. İfadeleri şekillendiren dil içi ve dil dışı durumlar da temelde bir “eylemi” gerçekleştirmekle özdeştir. Bu eylemlerin başında ise bilginin doğrudan ya da dolaylı olarak aktarıldığı “iletişim kurma eylemi” yer alır.
Yazıldığı çağda iletişim kurma görevini üstlenen Şecere-i Terākime, yazılış sebebi ve yazarının toplumdaki konumu itibarıyla iletişim dışında da belli amaçlar taşımaktadır. Bu amaçlar, eserin kitle iletişim aracı konumunda olmasıyla Ebulgazi Bahadır Han tarafından iki aşamalı bir iletişim akışı içerisinde aktarılmaktadır. İki aşama hâlinde yazılanlar önce toplumun ileri gelen beylerine sonra da onlardan toplumun diğer kısmına ulaşarak hem kültürel ideolojinin aktarılması hem de kültürel belleğin oluşması sağlanmıştır.
Bu çalışmada, Türklerin kültürel belleğinin oluşmasında kullanılan dil yorumlanmakta, dil birliklerinin kullanımla anlam kazandığı düşüncesinden hareketle edim bilimi temelli bir yaklaşım sergilenmektedir. İletilmek istenen mesajların hangi söylem ifadeleriyle oluşturulduğu ve iki aşamalı akış kuramına nasıl hizmet ettiği tespit edilmektedir.