Sözlü Gelenekte Yaşayan Battal Gazi Anlatmalarını İçeren Yazmanın Günümüz Alfabesine Aktarılması ve Tip-Motif Yönünden İncelenmesi
Milletler tarihinde, o milletin; meydana gelişi, tarihî gelişmesi, tabiatüstü inançlarına bağlı değişik efsaneleri, destanları, yazılı ve sözlü kaynakları vardır. Bütün bunlar, o toplumun kültür mirasıdır. İnsanın görevi; bu kültür mirasını öğrenmek, yaşatmak ve sonraki kuşaklara aktarmaktır.
Elinizdeki bu kitap, tarihî gerçekleri bir menkıbe havasında ve efsane güzelliğinde işleyerek okurlarına sunmuştur.
Destanda, VII. yüzyıldaki olaylar yer almakla birlikte; bunları bir tarih değil, tarihin tesiriyle meydana gelen millî görüş ve düşünüşün halk dili ile ifadesi olarak değerlendirmek lâzımdır. Bunun içindir ki tarihin esası olan kronoloji burada mevcut değildir.
Bu destan, kültür mirasımız bakımından önemli bir kompozisyondur. Zira, eserin dinî-kahramanlık anlatımı, Rum diyarını ele geçirmek için büyük bir inançla mücâdele veren gâzileri ebedîleştirdiği gibi; Anadolu’da teşekkül eden destan zincirinin ilk halkası olması ve diğer Anadolu destanları olan Danişmendnâme ve Saltuknâme’ye kaynaklık etmesi bakımından da büyük önem taşımaktadır.
Destanın; manzûm ve mensûr (yazma, matbu) varyantlarının dışında halk muhayyilesinde geniş yer alması, Ozan-Baksı geleneğinin sürekliliğini göstermektedir.
Destan kahramanı Battal Gâzi’yi Anadolu serhatlerinde İslâmiyet için canla-başla mücâdele veren Türk gâzileri arasında doğmuş bir destanın menkıbevî kahramanı olarak saymaktayız. Menkıbe, tamamen İslâm ruhuna bürünmüş ve onunla şekillenmiş Anadolu Türklerinin destanıdır. VII. ve IX. yüzyılın özelliği olarak, İslâm dininin tesiriyle, Hıristiyan dininin mensubu Rumlara karşı girişilen mücâdeleler mefkûrevî bir durum almıştır. Halk muhayyilesi Battal Gâzi’yi bu sebeple Hz. Muhammed sülalesinden gelmiş olarak kabul etmiş ve ona “Seyyid” sıfatını eklemiştir.
Milletler tarihinde, o milletin; meydana gelişi, tarihî gelişmesi, tabiatüstü inançlarına bağlı değişik efsaneleri, destanları, yazılı ve sözlü kaynakları vardır. Bütün bunlar, o toplumun kültür mirasıdır. İnsanın görevi; bu kültür mirasını öğrenmek, yaşatmak ve sonraki kuşaklara aktarmaktır.
Elinizdeki bu kitap, tarihî gerçekleri bir menkıbe havasında ve efsane güzelliğinde işleyerek okurlarına sunmuştur.
Destanda, VII. yüzyıldaki olaylar yer almakla birlikte; bunları bir tarih değil, tarihin tesiriyle meydana gelen millî görüş ve düşünüşün halk dili ile ifadesi olarak değerlendirmek lâzımdır. Bunun içindir ki tarihin esası olan kronoloji burada mevcut değildir.
Bu destan, kültür mirasımız bakımından önemli bir kompozisyondur. Zira, eserin dinî-kahramanlık anlatımı, Rum diyarını ele geçirmek için büyük bir inançla mücâdele veren gâzileri ebedîleştirdiği gibi; Anadolu’da teşekkül eden destan zincirinin ilk halkası olması ve diğer Anadolu destanları olan Danişmendnâme ve Saltuknâme’ye kaynaklık etmesi bakımından da büyük önem taşımaktadır.
Destanın; manzûm ve mensûr (yazma, matbu) varyantlarının dışında halk muhayyilesinde geniş yer alması, Ozan-Baksı geleneğinin sürekliliğini göstermektedir.
Destan kahramanı Battal Gâzi’yi Anadolu serhatlerinde İslâmiyet için canla-başla mücâdele veren Türk gâzileri arasında doğmuş bir destanın menkıbevî kahramanı olarak saymaktayız. Menkıbe, tamamen İslâm ruhuna bürünmüş ve onunla şekillenmiş Anadolu Türklerinin destanıdır. VII. ve IX. yüzyılın özelliği olarak, İslâm dininin tesiriyle, Hıristiyan dininin mensubu Rumlara karşı girişilen mücâdeleler mefkûrevî bir durum almıştır. Halk muhayyilesi Battal Gâzi’yi bu sebeple Hz. Muhammed sülalesinden gelmiş olarak kabul etmiş ve ona “Seyyid” sıfatını eklemiştir.