Spinoza’dan miras kalan demokrasi sorunu, Althusser, Deleuze ve Matheron’un çalışmalarından beri, özel bir felsefi üretkenlikle inceleme konusu olmayı sürdürmüş güncelliğe ve yeniliğe sahiptir.
Eylem Canaslan’ın çalışması bu felsefi magmanın kolu olarak şekillenirken, eksiksiz bir historiografik yeniden inşayı yoğun bir felsefi canlılıkla birleştirerek, güncel Spinozacı araştırmalara anlamlı bir katkı sunuyor. Canaslan’ın metninin kompozisyonu, hem kavramsal bakımdan kusursuz tarzda hem belli bir hareket ve ritme göre eklemlenmiş üç tempodan oluşuyor: yöntem, ontoloji, politika. Kompozisyon, tempo, hareket, ritm kelimeleriyle, Spinoza felsefesi üzerine bu özgün çalışmanın, kendi formunu kurarken, bu felsefeye hayat da veren hareketinin müzikal boyutuna dikkat çekiyoruz. Burada yalnızca belirli bir felsefi içerik yorumlanmakla kalmıyor, ayrıca fikirlerin ritmi ve bileşiminin formu yeniden güç kazanıyor. Canaslan’ın metninin oluşumunu düzenleyen anahtar kelime hareket, salt yönetim şekli olmaktan çok, bir “hareket olarak demokrasi” fikrine varmak amacıyla, yöntem-ontoloji-politika arasındaki örtüşmeleri gösteriyor.
İrdelediği farklı yönlerin yeniden yapılandırılmasında gayet özenli olan metne, Spinoza felsefesinin bir hazine gibi sakladığı derin anlamla bizi tanıştıran yorum hareketi katılıyor.
Spinoza’dan miras kalan demokrasi sorunu, Althusser, Deleuze ve Matheron’un çalışmalarından beri, özel bir felsefi üretkenlikle inceleme konusu olmayı sürdürmüş güncelliğe ve yeniliğe sahiptir.
Eylem Canaslan’ın çalışması bu felsefi magmanın kolu olarak şekillenirken, eksiksiz bir historiografik yeniden inşayı yoğun bir felsefi canlılıkla birleştirerek, güncel Spinozacı araştırmalara anlamlı bir katkı sunuyor. Canaslan’ın metninin kompozisyonu, hem kavramsal bakımdan kusursuz tarzda hem belli bir hareket ve ritme göre eklemlenmiş üç tempodan oluşuyor: yöntem, ontoloji, politika. Kompozisyon, tempo, hareket, ritm kelimeleriyle, Spinoza felsefesi üzerine bu özgün çalışmanın, kendi formunu kurarken, bu felsefeye hayat da veren hareketinin müzikal boyutuna dikkat çekiyoruz. Burada yalnızca belirli bir felsefi içerik yorumlanmakla kalmıyor, ayrıca fikirlerin ritmi ve bileşiminin formu yeniden güç kazanıyor. Canaslan’ın metninin oluşumunu düzenleyen anahtar kelime hareket, salt yönetim şekli olmaktan çok, bir “hareket olarak demokrasi” fikrine varmak amacıyla, yöntem-ontoloji-politika arasındaki örtüşmeleri gösteriyor.
İrdelediği farklı yönlerin yeniden yapılandırılmasında gayet özenli olan metne, Spinoza felsefesinin bir hazine gibi sakladığı derin anlamla bizi tanıştıran yorum hareketi katılıyor.