Sporun toplum hayatındaki önemini fark eden isimlerden biri olan İtalyan film yönetmeni Pier Paolo Pasolini, “Spor, o kadar önemli bir uygarlık olgusudur ki yönetici sınıf ve entelektüeller tarafından göz ardı ve ihmal edilmemelidir.” demektedir. Pasolini dışında spor-toplum ilişkisinin öneminin farkında olan Boniface, Kuper, Brohm, Vassort, Auster gibi sosyal bilimlerin farklı alanlarında çalışan entelektüeller de, “Spor, göz ardı edilmeyecek kadar stratejik bir öneme sahiptir.” görüşündedirler. Sporun stratejik konumuna dikkat çekenlerin, böyle bir görüşü benimseyip çalışmalarına taşımalarının nedeni, 1900'lü yılların ilk çeyreğinden itibaren ülkelerini yöneten siyasilerin sporu, spor organizasyonları aracılığıyla kendi çıkarları için kullanıp hedefledikleri sonuçlara ulaşmalarıdır. Spor-siyaset ilişki üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Vassort'un, “Sporun devletin ideolojik aygıtı olmak gibi bir işlevi bulunmaktadır. Domine edilen kitleye, politik ve ekonomik çıkarlarını unutturur. Dolayısıyla güçlü bir uyuşturucu güce sahiptir.” görüşü, geçmişten günümüze uzanan spor organizasyonlarının ne tür bir stratejik işlevselliğe sahip olduklarını gözler önüne sermektedir.
Sporun toplum hayatındaki önemini fark eden isimlerden biri olan İtalyan film yönetmeni Pier Paolo Pasolini, “Spor, o kadar önemli bir uygarlık olgusudur ki yönetici sınıf ve entelektüeller tarafından göz ardı ve ihmal edilmemelidir.” demektedir. Pasolini dışında spor-toplum ilişkisinin öneminin farkında olan Boniface, Kuper, Brohm, Vassort, Auster gibi sosyal bilimlerin farklı alanlarında çalışan entelektüeller de, “Spor, göz ardı edilmeyecek kadar stratejik bir öneme sahiptir.” görüşündedirler. Sporun stratejik konumuna dikkat çekenlerin, böyle bir görüşü benimseyip çalışmalarına taşımalarının nedeni, 1900'lü yılların ilk çeyreğinden itibaren ülkelerini yöneten siyasilerin sporu, spor organizasyonları aracılığıyla kendi çıkarları için kullanıp hedefledikleri sonuçlara ulaşmalarıdır. Spor-siyaset ilişki üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Vassort'un, “Sporun devletin ideolojik aygıtı olmak gibi bir işlevi bulunmaktadır. Domine edilen kitleye, politik ve ekonomik çıkarlarını unutturur. Dolayısıyla güçlü bir uyuşturucu güce sahiptir.” görüşü, geçmişten günümüze uzanan spor organizasyonlarının ne tür bir stratejik işlevselliğe sahip olduklarını gözler önüne sermektedir.