Çağatay Anadol Şu Bizim Sosyalist İşçi Partisi’nde, kurucu ve yöneticilerinden olduğu Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) deneyimini anlatıyor. TSİP, Türkiye’de sosyalist akımın 1974-1980 arası son derece canlı döneminin özgün bir aktörüydü: Gerek 12 Mart 1971 darbe rejimi sonrası yeniden canlanmasının ilk platformunu oluşturmasıyla; gerek “Doktorcular”ın (Hikmet Kıvılcımlı izleyicileri) siyasi serencamındaki yeriyle; gerek “Sovyetik” çizgideki partilerin (TKP ve TİP) birleşme arayışındaki gayretiyle; gerek 12 Eylül 1980 sonrasındaki sosyalist parti girişimlerindeki katkısıyla...
Bir yandan sosyalist harekette birliği hedeflerken bir yandan da o rekabette bir taraf olmanın, bir yandan Sovyetler Birliği’ni desteklerken bir yandan lisanı münasiple onu eleştirmenin yarattığı “yarılmış” hal, Anadol’a göre TSİP’in en değerli ve farklı yanıydı. Parti yöneticilerinin eşit ilişkiye verdiği öneme bir başka haslet olarak dikkat çekiyor, Anadol. “Oportünist, revizyonist” vs. karalamalara yatkınlık, eleştirisizlik-sorgulamasızlık gibi, dönemin solunun genel problemlerini de göz ardı etmiyor. Anadol’un muhasebesini kapatırken verdiği “hepimizin başarısızlığı” hükmü, bütün sol yelpazeye teşmil edilerek okunabilir.
Birçok TSİP’linin değerlendirmelerinin de yer aldığı kitap, ender rastlanır içgörüsüyle sol anı literatürüne değerli bir katkı.
Çağatay Anadol Şu Bizim Sosyalist İşçi Partisi’nde, kurucu ve yöneticilerinden olduğu Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) deneyimini anlatıyor. TSİP, Türkiye’de sosyalist akımın 1974-1980 arası son derece canlı döneminin özgün bir aktörüydü: Gerek 12 Mart 1971 darbe rejimi sonrası yeniden canlanmasının ilk platformunu oluşturmasıyla; gerek “Doktorcular”ın (Hikmet Kıvılcımlı izleyicileri) siyasi serencamındaki yeriyle; gerek “Sovyetik” çizgideki partilerin (TKP ve TİP) birleşme arayışındaki gayretiyle; gerek 12 Eylül 1980 sonrasındaki sosyalist parti girişimlerindeki katkısıyla...
Bir yandan sosyalist harekette birliği hedeflerken bir yandan da o rekabette bir taraf olmanın, bir yandan Sovyetler Birliği’ni desteklerken bir yandan lisanı münasiple onu eleştirmenin yarattığı “yarılmış” hal, Anadol’a göre TSİP’in en değerli ve farklı yanıydı. Parti yöneticilerinin eşit ilişkiye verdiği öneme bir başka haslet olarak dikkat çekiyor, Anadol. “Oportünist, revizyonist” vs. karalamalara yatkınlık, eleştirisizlik-sorgulamasızlık gibi, dönemin solunun genel problemlerini de göz ardı etmiyor. Anadol’un muhasebesini kapatırken verdiği “hepimizin başarısızlığı” hükmü, bütün sol yelpazeye teşmil edilerek okunabilir.
Birçok TSİP’linin değerlendirmelerinin de yer aldığı kitap, ender rastlanır içgörüsüyle sol anı literatürüne değerli bir katkı.