Dünyaya hâkim siyâsî ve iktisâdî güçlerin, önce Osmanlı Devleti’ni, ardından hilâfeti yıkma, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi hâin emelleri yönünde itaate zorlama olarak görülebilecek darbe örneklerine son 150 yıllık tarihimizde sıkça tesadüf edilmektedir. 30 Mayıs 1876 gecesi Sultan Abdülaziz’e karşı gerçekleştirilen darbe teşebbüsü de, o günden bugüne meşru iktidarlara karşı girişilen kanlı-kansız birçok ihtilâlin modern öncüsü kabul edilir. Bu uğursuz hâdisenin, yani Sultan Abdülaziz Han’ın tahttan indirilip sonra öldürülmesinin temel sebebi ise; Sultan’ın, çağının süper gücü kabul edilen İngiltere’nin çıkarlarına aykırı bir siyaset takip etmesiydi.
Dönemin askerî ve sivil bürokratları, ne çare ki yabancı devletlerin adamı olmayı, kendi milleti ve devletinin hizmetinde bulunmaya tercih etmiş, emelleri Batı’nın emelleriyle örtüşmüştü. Darbeci hainler, Sultan Abdülaziz’i kanlı bir darbe ile devirmeyi başarmış, başta İngiltere olmak üzere Batı’nın istediği gerçekleşmişti.
“Özgürlük, eşitlik, adalet” gibi sevimli sloganlar, tezgâhın sadece birer çereziydi!
Dünyaya hâkim siyâsî ve iktisâdî güçlerin, önce Osmanlı Devleti’ni, ardından hilâfeti yıkma, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi hâin emelleri yönünde itaate zorlama olarak görülebilecek darbe örneklerine son 150 yıllık tarihimizde sıkça tesadüf edilmektedir. 30 Mayıs 1876 gecesi Sultan Abdülaziz’e karşı gerçekleştirilen darbe teşebbüsü de, o günden bugüne meşru iktidarlara karşı girişilen kanlı-kansız birçok ihtilâlin modern öncüsü kabul edilir. Bu uğursuz hâdisenin, yani Sultan Abdülaziz Han’ın tahttan indirilip sonra öldürülmesinin temel sebebi ise; Sultan’ın, çağının süper gücü kabul edilen İngiltere’nin çıkarlarına aykırı bir siyaset takip etmesiydi.
Dönemin askerî ve sivil bürokratları, ne çare ki yabancı devletlerin adamı olmayı, kendi milleti ve devletinin hizmetinde bulunmaya tercih etmiş, emelleri Batı’nın emelleriyle örtüşmüştü. Darbeci hainler, Sultan Abdülaziz’i kanlı bir darbe ile devirmeyi başarmış, başta İngiltere olmak üzere Batı’nın istediği gerçekleşmişti.
“Özgürlük, eşitlik, adalet” gibi sevimli sloganlar, tezgâhın sadece birer çereziydi!