Yanlış din anlayışı tarih boyunca ümmeti en çok uğraştıran problemlerden biri olagelmiştir. Yanlış din anlayışının tezahür ettiği konulardan biri de sünnettir. Hicri II. Asırda ortaya çıkan sünnet inkârcılığı, hâlâ ümmeti uğraştırmaya devam etmektedir. Esasen sünnet inkarcıları tarih boyunca fikirlerini meşrulaştırabilecek bir metodoloji ortaya koyamadıklarından hiçbir dönemde ciddi bir itibar görmemişlerdir. Ancak 20. yüzyılda İngiliz sömürgesi altındaki Hint alt kıtasında ortaya çıkan sünnet inkârcılığı konjonktürel nedenlerle sıra dışı bir ilgiye mazhar olmuş, başta o bölgede olmak üzere özellikle batı tipi eğitim görmüş Müslümanlar üzerinde etkili olmuş; zamanla İslam âleminin başka yerlerinde de taraftar bulmuştur. Ancak bu düşünceyi besleyen etkenlerin ortadan kalkmasıyla beraber geçen asrın sonuna doğru sönmeye başlayan bu zihniyet nedense son yıllarda yeniden köpürtülmeye başlanmıştır.
Son yıllarda ülkemizde de sünnet karşıtlığını yapan grup ve kişilerin gittikçe artmaya başladığını, bunların İslâmi ilimler ve sünnet hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan insanların kafasını karıştırdıklarına şahit olmaktayız. İşte bu çalışmada sünnet inkârcılarının hem Kur'ân ahkâmının anlaşılması ve yaşanmasında hem de İslâmi ilimlerin bütün alanlarında nasıl vahim ve yıkıcı sonuçlar doğuracağı somut delil ve verilerle ortaya konmaya çalışılmıştır
Yanlış din anlayışı tarih boyunca ümmeti en çok uğraştıran problemlerden biri olagelmiştir. Yanlış din anlayışının tezahür ettiği konulardan biri de sünnettir. Hicri II. Asırda ortaya çıkan sünnet inkârcılığı, hâlâ ümmeti uğraştırmaya devam etmektedir. Esasen sünnet inkarcıları tarih boyunca fikirlerini meşrulaştırabilecek bir metodoloji ortaya koyamadıklarından hiçbir dönemde ciddi bir itibar görmemişlerdir. Ancak 20. yüzyılda İngiliz sömürgesi altındaki Hint alt kıtasında ortaya çıkan sünnet inkârcılığı konjonktürel nedenlerle sıra dışı bir ilgiye mazhar olmuş, başta o bölgede olmak üzere özellikle batı tipi eğitim görmüş Müslümanlar üzerinde etkili olmuş; zamanla İslam âleminin başka yerlerinde de taraftar bulmuştur. Ancak bu düşünceyi besleyen etkenlerin ortadan kalkmasıyla beraber geçen asrın sonuna doğru sönmeye başlayan bu zihniyet nedense son yıllarda yeniden köpürtülmeye başlanmıştır.
Son yıllarda ülkemizde de sünnet karşıtlığını yapan grup ve kişilerin gittikçe artmaya başladığını, bunların İslâmi ilimler ve sünnet hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan insanların kafasını karıştırdıklarına şahit olmaktayız. İşte bu çalışmada sünnet inkârcılarının hem Kur'ân ahkâmının anlaşılması ve yaşanmasında hem de İslâmi ilimlerin bütün alanlarında nasıl vahim ve yıkıcı sonuçlar doğuracağı somut delil ve verilerle ortaya konmaya çalışılmıştır