Sünniliğin Yükselişi ve İslam Sanatının Dönüşümü
On birinci ve on ikinci yüzyıllarda İslam mimarisi ve tezyinatında yaşanan dönüşüm, İslam dünyasında derin kültürel değişimlere işaret etmektedir. Yasser Tabbaa, bu dönüşümü kolaylaştıran geometrik teknikleri örnek bir sarahatle incelerken yeni formlar içinde anlamın üretildiği kültürel süreçleri masaya yatırıyor. Bu anlamda kitap, İran, Irak ve Suriye’de mevzun hat, bitkisel ve geometrik arabesk, mukarnas tonoz ve ortaçağ İslam mimarisinin karakteristik özellikleri haline gelen diğer yöntemlerin gelişimine tanıklık ediyor.
Söz konusu yenilikler, gelenekçi Sünni yükselişin Selçuklu dönemi ve sonrasındaki savunucuları ile Fatımi Mısır’ındaki başlıca muhalifler arasındaki son derece gerilimli bir çatışma ortamında gelişip yayılmıştır. Dolayısıyla ortaya çıkan bu formlar, Abbasi hilafetine bağlılığın ve heterodoks Fatımilerden ayrışmanın sembolleri niteliğindeydi. Tabbaa, bunların İslam dünyasında hızla yayılmasının, birleşik bir Sünni İslam alemi miti ile gerçekteki siyasi parçalanmışlık arasındaki açığı kapatmaya yardımcı yeni bir ifade sistemine dayandığını ileri sürüyor.
Konusu ve yaklaşımıyla Sünniliğin Yükselişi ve İslam Sanatının Dönüşümü, sanat tarihi araştırmalarına özgün katkılarda bulunarak ortaçağ sanatı ve mimarisinin nispeten ihmal edilmiş bu sahasının, İslam çalışmalarının tüm alanını yeniden değerlendirmek için kritik bir öneme sahip olduğunu ortaya koyuyor. İslam sanatı çalışmalarına hâlâ nüfuz edebilen özcü ve pozitivist yaklaşımlara meydan okurken yaşanan kırılmalarda anlamı keşfetmek için de tarihsel ve semiyotik bir alternatif sunuyor.
On birinci ve on ikinci yüzyıllarda İslam mimarisi ve tezyinatında yaşanan dönüşüm, İslam dünyasında derin kültürel değişimlere işaret etmektedir. Yasser Tabbaa, bu dönüşümü kolaylaştıran geometrik teknikleri örnek bir sarahatle incelerken yeni formlar içinde anlamın üretildiği kültürel süreçleri masaya yatırıyor. Bu anlamda kitap, İran, Irak ve Suriye’de mevzun hat, bitkisel ve geometrik arabesk, mukarnas tonoz ve ortaçağ İslam mimarisinin karakteristik özellikleri haline gelen diğer yöntemlerin gelişimine tanıklık ediyor.
Söz konusu yenilikler, gelenekçi Sünni yükselişin Selçuklu dönemi ve sonrasındaki savunucuları ile Fatımi Mısır’ındaki başlıca muhalifler arasındaki son derece gerilimli bir çatışma ortamında gelişip yayılmıştır. Dolayısıyla ortaya çıkan bu formlar, Abbasi hilafetine bağlılığın ve heterodoks Fatımilerden ayrışmanın sembolleri niteliğindeydi. Tabbaa, bunların İslam dünyasında hızla yayılmasının, birleşik bir Sünni İslam alemi miti ile gerçekteki siyasi parçalanmışlık arasındaki açığı kapatmaya yardımcı yeni bir ifade sistemine dayandığını ileri sürüyor.
Konusu ve yaklaşımıyla Sünniliğin Yükselişi ve İslam Sanatının Dönüşümü, sanat tarihi araştırmalarına özgün katkılarda bulunarak ortaçağ sanatı ve mimarisinin nispeten ihmal edilmiş bu sahasının, İslam çalışmalarının tüm alanını yeniden değerlendirmek için kritik bir öneme sahip olduğunu ortaya koyuyor. İslam sanatı çalışmalarına hâlâ nüfuz edebilen özcü ve pozitivist yaklaşımlara meydan okurken yaşanan kırılmalarda anlamı keşfetmek için de tarihsel ve semiyotik bir alternatif sunuyor.