Surdaki Sır - Bir Tablo Hikayesi

Stok Kodu:
9789756124772
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
210
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2024-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
220,00TL
154,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 18,82TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789756124772
1282905
Surdaki Sır - Bir Tablo Hikayesi
Surdaki Sır - Bir Tablo Hikayesi
154.00

“Ankara Manzarası” tablosu, Ankara’nın resmedildiği en eski tablo olarak biliniyor. Hollanda’daki Rijksmuseum envanterine kayıtlı olan ve ressamı bilinmeyen bu eserin 1970 yılına kadar Halep şehrini tasvir ettiği düşünülüyordu. Fakat Prof. Dr. Semavi Eyice, 1970 yılında tablonun Ankara’yı tasvir ettiğini belgeledi. Yazar da tablodan vardı 17. yüzyılın yarısına, tarihin penceresinden yazdı hikayesini.
 
Var varanın, sür sürenin baykuşu çoktur viranenin. Hak dost, veli dost. Babamdan kaldı eski bir post. Ben dikerim o sökülür, arasına bir pire sokulur. Tuttum pireyi Engürü’ye yolladım. Bekledim bekledim gelmedi. Ardından Bedizci’yi yolladım. Çıktım Hacı Bayram’a dilek diledim. Bir sinek vızladı indi Kirazlı Dere’ye. Tiftiği yükledim doksan dokuz deveye. Fırçamın ucu kırıldı Kadı’nın kızına bakarken. Bir de hançer yedim sinemden. Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Suyu kana kana içtim Ters Kitabeli Çeşme’den. Seyreyledim Kale’yi Rasat Tepe’den. Surlar sır, sırlar tablo oldu.

“Ankara Manzarası” tablosu, Ankara’nın resmedildiği en eski tablo olarak biliniyor. Hollanda’daki Rijksmuseum envanterine kayıtlı olan ve ressamı bilinmeyen bu eserin 1970 yılına kadar Halep şehrini tasvir ettiği düşünülüyordu. Fakat Prof. Dr. Semavi Eyice, 1970 yılında tablonun Ankara’yı tasvir ettiğini belgeledi. Yazar da tablodan vardı 17. yüzyılın yarısına, tarihin penceresinden yazdı hikayesini.
 
Var varanın, sür sürenin baykuşu çoktur viranenin. Hak dost, veli dost. Babamdan kaldı eski bir post. Ben dikerim o sökülür, arasına bir pire sokulur. Tuttum pireyi Engürü’ye yolladım. Bekledim bekledim gelmedi. Ardından Bedizci’yi yolladım. Çıktım Hacı Bayram’a dilek diledim. Bir sinek vızladı indi Kirazlı Dere’ye. Tiftiği yükledim doksan dokuz deveye. Fırçamın ucu kırıldı Kadı’nın kızına bakarken. Bir de hançer yedim sinemden. Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Suyu kana kana içtim Ters Kitabeli Çeşme’den. Seyreyledim Kale’yi Rasat Tepe’den. Surlar sır, sırlar tablo oldu.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat