“Ailem, evim, kentim, yurdum, Allah'ım yok benim. Ben Süreyya'yım. Gökten de değil, başka bir yerden de. Bir başıma Süreyya'yım. Sü-rey-ya. Kendimi kendim var ettim. Ailemi, evimi, kentimi, yurdumu ve Allah'ımı ben yarattım. Günahsa günah, ayıpsa ayıp... Şimdi de bir güzel yıkacağım, bozacağım, vardan yok edeceğim hepsini.”
Geçmişle hesaplaşmanın ancak geleceği kurmakla mümkün olduğu dünyada, şimdiki zaman ne işe yarar? İlk kitabı Aile Fotoğrafı ile adını duyuran Kerem Görkem, yeni romanında sıradan bir karakterin üzerinden gündelik hayatı anlatıyor. Kapıcı Süreyya, sıradan olduğu kadar sıradışı da: Çöp alıp aidat toplarken gözlemcilik yapıyor, kent ve kentlilik üzerine düşünüyor.
Süreyya'nın Saatleri, İstanbul'u ararken kendiyle karşılaşan yalnız bir adamın hikâyesi...
“Ailem, evim, kentim, yurdum, Allah'ım yok benim. Ben Süreyya'yım. Gökten de değil, başka bir yerden de. Bir başıma Süreyya'yım. Sü-rey-ya. Kendimi kendim var ettim. Ailemi, evimi, kentimi, yurdumu ve Allah'ımı ben yarattım. Günahsa günah, ayıpsa ayıp... Şimdi de bir güzel yıkacağım, bozacağım, vardan yok edeceğim hepsini.”
Geçmişle hesaplaşmanın ancak geleceği kurmakla mümkün olduğu dünyada, şimdiki zaman ne işe yarar? İlk kitabı Aile Fotoğrafı ile adını duyuran Kerem Görkem, yeni romanında sıradan bir karakterin üzerinden gündelik hayatı anlatıyor. Kapıcı Süreyya, sıradan olduğu kadar sıradışı da: Çöp alıp aidat toplarken gözlemcilik yapıyor, kent ve kentlilik üzerine düşünüyor.
Süreyya'nın Saatleri, İstanbul'u ararken kendiyle karşılaşan yalnız bir adamın hikâyesi...