
“Düvel-i Muazzama (büyük devletler)” arasında kızışan sömürgecilik yarışı bloklaşma çabasını da beraberinde getirmişti. Nitekim Almanya ve Avusturya-Macaristan arasındaki İkili İttifak, kısa süre sonra İtalya’nın da katılımıyla Üçlü İttifak’a dönüşecek, bu da karşısında İngiltere-Fransa-Rusya blokunun doğmasına yol açacaktır.
Bu süreci ele aldığı İki İttifak’ın Tarihçesi’nde Süleyman Nazif’in tahlil gücü yüksek devlet adamı kimliğine de şahit oluyoruz.
Galiçya cephesinden aktardığı kahramanlık vakalarında rütbe sırasını gözetmeyişine gösterdiği gerekçe oldukça zarif: “Fedakârlık saflarında herkes eşit ve herkes muhteremdir.”
Âbide-i Şüheda’da şehitlere yapılacak en büyük kötülüğün onları “unutma çukuru”na gömmek olduğunu dile getiriyor. Okurlarını şehitler için yapılacak abideye yardıma davet ederken Abdülhak Hâmid’in Kırım Savaşı şehitleri, Mehmed Akif’in ise Çanakkale şehitleri için kelimelerle yaptıkları abidelerin ölümsüzlüğünü vurguluyor.
“Düvel-i Muazzama (büyük devletler)” arasında kızışan sömürgecilik yarışı bloklaşma çabasını da beraberinde getirmişti. Nitekim Almanya ve Avusturya-Macaristan arasındaki İkili İttifak, kısa süre sonra İtalya’nın da katılımıyla Üçlü İttifak’a dönüşecek, bu da karşısında İngiltere-Fransa-Rusya blokunun doğmasına yol açacaktır.
Bu süreci ele aldığı İki İttifak’ın Tarihçesi’nde Süleyman Nazif’in tahlil gücü yüksek devlet adamı kimliğine de şahit oluyoruz.
Galiçya cephesinden aktardığı kahramanlık vakalarında rütbe sırasını gözetmeyişine gösterdiği gerekçe oldukça zarif: “Fedakârlık saflarında herkes eşit ve herkes muhteremdir.”
Âbide-i Şüheda’da şehitlere yapılacak en büyük kötülüğün onları “unutma çukuru”na gömmek olduğunu dile getiriyor. Okurlarını şehitler için yapılacak abideye yardıma davet ederken Abdülhak Hâmid’in Kırım Savaşı şehitleri, Mehmed Akif’in ise Çanakkale şehitleri için kelimelerle yaptıkları abidelerin ölümsüzlüğünü vurguluyor.