Kendi özgün dilini kuramamış ve bunun huzursuzluğunu, oturmamışlık duygusunu yaşayan çağdaş Türk tiyatrosu, ülkenin birçok alanında tanık olunduğu gibi Doğu ile Batı arasında kalmışlık durumundan kurtulamamıştır. Tiyatro sahnesine ve/veya metnine biçim ile içerik uyuşmazlığı olarak da yansıyan söz konusu durum üstünde sağlıklı düşünmenin ilk adımı belki de, bugünün eleştirel bakış açısıyla,Tanzimat dönemini yeniden incelemek olmalıdır. Gerçekten de Doğu ile Batı arasında kimliğini arayan bir geçiş kurumu olarak da değerlendirilir Tanzimat dönemi ve tüm uzmanların birleştiği nokta bu sürecin, üstünde düşünülmesi ve her seferinde yeniden yorumlanması gereken tarihsel bir evre olduğudur.
Çağdaş Türk tiyatrosunun sorunlarını doğru saptayabilmek için Tanzimat ailesinin bize ışık tutabileceğine inanan bu çalışma 1860 (Şair Evlenmesi) ile 1885 (Fürs-i Kadim- de Bir Facia yahut Siyavuş) yılları arasında dönemi belirleyen beş yazarın on altı oyununu irdeler ancak söz konusu sürecin tiyatro anlayışını bütüncül olarak betimleme savında değildir. Kitap, okuyucunun aklında küçücük bir soru işareti bırakabilirse eğer, hedefine ulaşmış demektir.
Kendi özgün dilini kuramamış ve bunun huzursuzluğunu, oturmamışlık duygusunu yaşayan çağdaş Türk tiyatrosu, ülkenin birçok alanında tanık olunduğu gibi Doğu ile Batı arasında kalmışlık durumundan kurtulamamıştır. Tiyatro sahnesine ve/veya metnine biçim ile içerik uyuşmazlığı olarak da yansıyan söz konusu durum üstünde sağlıklı düşünmenin ilk adımı belki de, bugünün eleştirel bakış açısıyla,Tanzimat dönemini yeniden incelemek olmalıdır. Gerçekten de Doğu ile Batı arasında kimliğini arayan bir geçiş kurumu olarak da değerlendirilir Tanzimat dönemi ve tüm uzmanların birleştiği nokta bu sürecin, üstünde düşünülmesi ve her seferinde yeniden yorumlanması gereken tarihsel bir evre olduğudur.
Çağdaş Türk tiyatrosunun sorunlarını doğru saptayabilmek için Tanzimat ailesinin bize ışık tutabileceğine inanan bu çalışma 1860 (Şair Evlenmesi) ile 1885 (Fürs-i Kadim- de Bir Facia yahut Siyavuş) yılları arasında dönemi belirleyen beş yazarın on altı oyununu irdeler ancak söz konusu sürecin tiyatro anlayışını bütüncül olarak betimleme savında değildir. Kitap, okuyucunun aklında küçücük bir soru işareti bırakabilirse eğer, hedefine ulaşmış demektir.