Uzun süreden beri kullanılmayan ev, neredeyse yıkılacak gibi duruyordu. Sarı renkli ahşap pencerelerin üzerinde sağlam cam kalmamıştı. Çatı saçaklarından akan yağmur suları, pas tutmuş çatının kirli sularıyla beraber duvardan aşağıya doğru akarak tıpkı sarmaşık gibi evin her tarafını kaplamıştı. Bahçe kapısını aralayarak içeri girdi. Kapının daha önce birbirine bitişik tahtaları tazı köpeklerinin iskeletini andırıyordu. Kapı, karanlığı delen bir ses çıkarmıştı. Koynunda sakladığı ayakkabıları özenle duvarın dibine koyup yere oturdu. Sırtını bahçe duvarına dayayıp derin bir nefes aldı. Ayağı terlemişti. Topuklarına kadar ıslanmış çorabını da çıkarıp ayaklarını ovuşturdu. Kolunun yeniyle yüzündeki boncuk boncuk terleri sildi. Cebinden çıkardığı sigarasını yakıp güldü. Hiç de zor olmadı...
Uzun süreden beri kullanılmayan ev, neredeyse yıkılacak gibi duruyordu. Sarı renkli ahşap pencerelerin üzerinde sağlam cam kalmamıştı. Çatı saçaklarından akan yağmur suları, pas tutmuş çatının kirli sularıyla beraber duvardan aşağıya doğru akarak tıpkı sarmaşık gibi evin her tarafını kaplamıştı. Bahçe kapısını aralayarak içeri girdi. Kapının daha önce birbirine bitişik tahtaları tazı köpeklerinin iskeletini andırıyordu. Kapı, karanlığı delen bir ses çıkarmıştı. Koynunda sakladığı ayakkabıları özenle duvarın dibine koyup yere oturdu. Sırtını bahçe duvarına dayayıp derin bir nefes aldı. Ayağı terlemişti. Topuklarına kadar ıslanmış çorabını da çıkarıp ayaklarını ovuşturdu. Kolunun yeniyle yüzündeki boncuk boncuk terleri sildi. Cebinden çıkardığı sigarasını yakıp güldü. Hiç de zor olmadı...