Tarçın Dükkanları

Stok Kodu:
9789753639057
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
312
Baskı:
8
Basım Tarihi:
2024-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
Sklepy Cynamonowe - Sanatorium pod Klepsydra - Kometa
%30 indirimli
220,00TL
154,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 18,82TL
9789753639057
968032
Tarçın Dükkanları
Tarçın Dükkanları
154.00

Polonyalı yazar Bruno Schulz, 1942’de henüz elli yaşındayken, doğduğu Drohobycz kasabasının “Aryan” kısmına girme riskini göze aldığında –Yahudi oluşu sebebiyle– bir gestapo subayı tarafından sokakta vurularak yaşamını yitirdi.

Gerçeküstücü bir optik’le kurgulanmış, kendi kökeninin izini sürerek Polonya’nın kasaba yaşantısından insanlığın evrensel hikâyesini damıtan, cansız nesneleri canlı varlıklara dönüştürebilme yeteneği ve olağandışı biçimde tarih tarafından lekelenmemiş dünyasıyla gerçekliği mitleştiren Schulz’un öyküleri büyülü gerçekçiliğin doruğu sayılabilir. Öyküleriyle oluşturduğu kozmosu bütünleyen büyüleyici çizimleriyle yirminci yüzyılın en parlak sanatçılarından Bruno Schulz pek çok yazara esin kaynağı olmuştur.

“Gerçeklik bir kâğıt kadar incedir ve yüzeyindeki bütün çatlaklarla taklit niteliğini ele verir.”

Schulz’un hayatını yaşamasına izin verilmiş olsaydı, bize hiç anlatılmamış hazineler armağan edebilirdi, ama kısacık hayatında yaptıkları, onu gelmiş geçmiş en dikkate değer yazarlardan biri kılmaya yeterli.
Isaac Bashevis Singer

Schulz’un öykülerinde sadece ailesinin, tanıdıklarının ve gerçek Drohobycz kasabasının portresini görenler yanılmaktadırlar: Onun kahramanlarının öyküleri mitsel öykülerdir, yani bütün insanların hayatları boyunca yürüdükleri yolun öyküsüdür.
Jerzy Jarzębski

Schulz’un iki ince kitabı şimdiye dek karşılaştığım en keskin iki balta. Bunları kullanarak kütüğü yarmanızı teşvik ediyorum.
Jonathan Safran Foer

Schulz’un düş gücü Modern Avrupa’nın en özgün olanlarından biri.
Cynthia Ozick

Tarçın Dükkânları (1934) ve Kum Saati Burcundaki Sanatoryum (1937) fantastik bir evren, bir ailenin kişisel mitolojisini yaratırken hayat dolu bir dille yazılmıştır ve öykülerin var olabileceği biricik boyut olan bu dil daima ana karakter rolündedir.

David Grossman, The New Yorker

Polonyalı yazar Bruno Schulz, 1942’de henüz elli yaşındayken, doğduğu Drohobycz kasabasının “Aryan” kısmına girme riskini göze aldığında –Yahudi oluşu sebebiyle– bir gestapo subayı tarafından sokakta vurularak yaşamını yitirdi.

Gerçeküstücü bir optik’le kurgulanmış, kendi kökeninin izini sürerek Polonya’nın kasaba yaşantısından insanlığın evrensel hikâyesini damıtan, cansız nesneleri canlı varlıklara dönüştürebilme yeteneği ve olağandışı biçimde tarih tarafından lekelenmemiş dünyasıyla gerçekliği mitleştiren Schulz’un öyküleri büyülü gerçekçiliğin doruğu sayılabilir. Öyküleriyle oluşturduğu kozmosu bütünleyen büyüleyici çizimleriyle yirminci yüzyılın en parlak sanatçılarından Bruno Schulz pek çok yazara esin kaynağı olmuştur.

“Gerçeklik bir kâğıt kadar incedir ve yüzeyindeki bütün çatlaklarla taklit niteliğini ele verir.”

Schulz’un hayatını yaşamasına izin verilmiş olsaydı, bize hiç anlatılmamış hazineler armağan edebilirdi, ama kısacık hayatında yaptıkları, onu gelmiş geçmiş en dikkate değer yazarlardan biri kılmaya yeterli.
Isaac Bashevis Singer

Schulz’un öykülerinde sadece ailesinin, tanıdıklarının ve gerçek Drohobycz kasabasının portresini görenler yanılmaktadırlar: Onun kahramanlarının öyküleri mitsel öykülerdir, yani bütün insanların hayatları boyunca yürüdükleri yolun öyküsüdür.
Jerzy Jarzębski

Schulz’un iki ince kitabı şimdiye dek karşılaştığım en keskin iki balta. Bunları kullanarak kütüğü yarmanızı teşvik ediyorum.
Jonathan Safran Foer

Schulz’un düş gücü Modern Avrupa’nın en özgün olanlarından biri.
Cynthia Ozick

Tarçın Dükkânları (1934) ve Kum Saati Burcundaki Sanatoryum (1937) fantastik bir evren, bir ailenin kişisel mitolojisini yaratırken hayat dolu bir dille yazılmıştır ve öykülerin var olabileceği biricik boyut olan bu dil daima ana karakter rolündedir.

David Grossman, The New Yorker

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat