Tarih Boyunca Kent Kökenleri, Geçirdiği Değişimler ve Geleceği

Stok Kodu:
9789755392769
Boyut:
14x22
Sayfa Sayısı:
736
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2023-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Orijinal Adı:
The City in History - Its Origins, Its Transformations, and Its Prospects
%28 indirimli
700,00TL
504,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 61,60TL
KARGO BEDAVA
Temin süresi 2-5 gündür.
9789755392769
897077
Tarih Boyunca Kent
Tarih Boyunca Kent Kökenleri, Geçirdiği Değişimler ve Geleceği
504.00

Ütopyaların merkezinde hep bir kent tasarımı bulunmasına şaşırmalı mıyız? Kentin aracılık ettiği süreçler, yerine getirdiği işlevler ve insan hayatı üzerindeki etkileri düşünüldüğünde bu hiç şaşırtıcı değil. Elbette kent sadece maddi yapılardan ibaret değildir. Fiziksel bir bütünlüğe ve somutluğa sahip en büyük toplumsal birim olmasının yanı sıra, kent geniş bir toplumsal ilişkiler ağının hem yaratıcısı hem de düğüm noktasıdır. Göçebenin kışlağından ve köyden farklı olarak, insanın “kendisi gibi olmayan” ile, “yabancı” ile karşı karşıya geldiği, ilişki kurduğu ve birlikte yaşadığı yerdir.

Rousseau’nun deyişiyle, “köyü, kasabayı evler oluşturur, kenti ise yurttaşlar”. Öyleyse, Platon’dan Thomas More’a, Fourier’den bugüne, daha iyi bir dünya düşlemeye girişenlerin, hayallerini somutlaştırıp ayrıntılandırırken bir kent çizmeye başlamalarına şaşırmamalı. Belki de, esasen, kent üzerine kuramsal araştırmaların göreceli olarak azlığına şaşmak gerekiyor. Kent planlamasından kültür ve sanat tarihine, teknolojiden toplumsal eleştiriye uzanan geniş bir alanda çalışmış olan Amerikalı düşünür Lewis Mumford’ın başyapıtı Tarih Boyunca Kent işte bu ihtiyacı karşılama doğrultusunda atılmış ilk ve dev bir adım.

Bu kitapta Mumford hem kentlerin evriminin tarihini hem de odak noktasında kent olan bir uygarlık tarihi yazıyor. Kentin yaratıcı ve yıkıcı imkanlarının izini tarih öncesine kadar sürerek okuru Mezopotamya ve Mısır’dan yola çıkarıp, Yunan, Roma ve ortaçağdan, Avrupa monarşilerinin başkentlerinden ve sanayi kentlerinden geçirerek, günümüz dünyasındaki yol ayrımının başına getiriyor. Tarih Boyunca Kent, imkanların ve risklerin devasa boyutlar kazandığı bu yol ayrımında insanları düşünmeye, tartışmaya ve tavır almaya çağıran bir kitap.

Ütopyaların merkezinde hep bir kent tasarımı bulunmasına şaşırmalı mıyız? Kentin aracılık ettiği süreçler, yerine getirdiği işlevler ve insan hayatı üzerindeki etkileri düşünüldüğünde bu hiç şaşırtıcı değil. Elbette kent sadece maddi yapılardan ibaret değildir. Fiziksel bir bütünlüğe ve somutluğa sahip en büyük toplumsal birim olmasının yanı sıra, kent geniş bir toplumsal ilişkiler ağının hem yaratıcısı hem de düğüm noktasıdır. Göçebenin kışlağından ve köyden farklı olarak, insanın “kendisi gibi olmayan” ile, “yabancı” ile karşı karşıya geldiği, ilişki kurduğu ve birlikte yaşadığı yerdir.

Rousseau’nun deyişiyle, “köyü, kasabayı evler oluşturur, kenti ise yurttaşlar”. Öyleyse, Platon’dan Thomas More’a, Fourier’den bugüne, daha iyi bir dünya düşlemeye girişenlerin, hayallerini somutlaştırıp ayrıntılandırırken bir kent çizmeye başlamalarına şaşırmamalı. Belki de, esasen, kent üzerine kuramsal araştırmaların göreceli olarak azlığına şaşmak gerekiyor. Kent planlamasından kültür ve sanat tarihine, teknolojiden toplumsal eleştiriye uzanan geniş bir alanda çalışmış olan Amerikalı düşünür Lewis Mumford’ın başyapıtı Tarih Boyunca Kent işte bu ihtiyacı karşılama doğrultusunda atılmış ilk ve dev bir adım.

Bu kitapta Mumford hem kentlerin evriminin tarihini hem de odak noktasında kent olan bir uygarlık tarihi yazıyor. Kentin yaratıcı ve yıkıcı imkanlarının izini tarih öncesine kadar sürerek okuru Mezopotamya ve Mısır’dan yola çıkarıp, Yunan, Roma ve ortaçağdan, Avrupa monarşilerinin başkentlerinden ve sanayi kentlerinden geçirerek, günümüz dünyasındaki yol ayrımının başına getiriyor. Tarih Boyunca Kent, imkanların ve risklerin devasa boyutlar kazandığı bu yol ayrımında insanları düşünmeye, tartışmaya ve tavır almaya çağıran bir kitap.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat