Binlerce yıldır birçok topluma mihmandarlık eden Anadolu'nun, zengin bir tarih ve kültürel mirasa sahip olduğu tartışmasızdır. Birbirinden farklı sosyo-kültürel, dini ve etnik farklılığı bir arada tutabilmiş bu coğrafya, akademik çalışmalar için güçlü bir rezerve sahiptir. Anadolu'ya dair makro ve mikro ölçekli çalışmaların günümüzde kayda değer ölçüde arttığı gözlemlenmektedir. Tarihsel ve toplumsal hafızanın, alanında ehil isimlerce gün yüzüne çıkarılması, bölge tarihi ve kültürel dokusunun sarih bir şekilde okunmasını mümkün hale getirecektir. Muş'a bağlı Koğak beldesini benzer bir saikle ele alan elinizdeki çalışma muhtelif isimler tarafından kaleme alınmış metinlerden müteşekkildir.
Yüzyıllar önce İslamiyet ile tanışan Muş bölgesinde İslamî kültür ve geleneğin nişanesi olan pek çok eser bulunmaktadır. Bilhassa İslamî değerlerin bilinmesi ve yerleşik halk arasında benimsenmesini sağlayan eğitim kurumlarının mümtaz bir yeri olduğu yadsınamaz. Bahse konu eğitim kurumları arasında medreseler önemli bir yere sahiptir. Kitabın esas konularından birini teşkil eden Koğak Medresesi de böylesi bir eğitim kurumudur. Şeyh Burhaneddin-i Koğakî tarafından yaklaşık sekiz asır öncesinde vakfiyesiyle birlikte inşa edilen Koğak medresesi Mele Resûl-i Sipkî, Şeyh Halid-i Olekî, Şeyh Fehim-i Arvasî, Şeyh Fethullah-i Verkanisî, Said Nursî ve Sadreddîn Yüksel gibi pek çok ilim ehline ev sahipliği yapmıştır.
Muş'un Bulanık ilçesine bağlı kadim ilim ve irfan beldelerinden "Koğak/Dokuzpınar" hakkında akademik düzeyde bir çalışma yapılmasının, tarihî şuurun teşekkülü açısından önem arz edeceği düşünülmektedir. Bu minvalde alanında uzman isimlerce mezkûr beldenin tarihi, vakfiyesi, medresesi, sosyal dokusu, kültürel motifleri ve gündelik ilişkileri enine boyuna ele alınmıştır. Böylece fiziki olarak 2008 yılında baraj suları altında kalan ve toplumsal hafızada gittikçe silikleşen bir kültür mirasının gün yüzüne çıkarılması hedeflenmektedir.
Mütevazı bir katkı olarak kabul görmesi ümidiyle...
Binlerce yıldır birçok topluma mihmandarlık eden Anadolu'nun, zengin bir tarih ve kültürel mirasa sahip olduğu tartışmasızdır. Birbirinden farklı sosyo-kültürel, dini ve etnik farklılığı bir arada tutabilmiş bu coğrafya, akademik çalışmalar için güçlü bir rezerve sahiptir. Anadolu'ya dair makro ve mikro ölçekli çalışmaların günümüzde kayda değer ölçüde arttığı gözlemlenmektedir. Tarihsel ve toplumsal hafızanın, alanında ehil isimlerce gün yüzüne çıkarılması, bölge tarihi ve kültürel dokusunun sarih bir şekilde okunmasını mümkün hale getirecektir. Muş'a bağlı Koğak beldesini benzer bir saikle ele alan elinizdeki çalışma muhtelif isimler tarafından kaleme alınmış metinlerden müteşekkildir.
Yüzyıllar önce İslamiyet ile tanışan Muş bölgesinde İslamî kültür ve geleneğin nişanesi olan pek çok eser bulunmaktadır. Bilhassa İslamî değerlerin bilinmesi ve yerleşik halk arasında benimsenmesini sağlayan eğitim kurumlarının mümtaz bir yeri olduğu yadsınamaz. Bahse konu eğitim kurumları arasında medreseler önemli bir yere sahiptir. Kitabın esas konularından birini teşkil eden Koğak Medresesi de böylesi bir eğitim kurumudur. Şeyh Burhaneddin-i Koğakî tarafından yaklaşık sekiz asır öncesinde vakfiyesiyle birlikte inşa edilen Koğak medresesi Mele Resûl-i Sipkî, Şeyh Halid-i Olekî, Şeyh Fehim-i Arvasî, Şeyh Fethullah-i Verkanisî, Said Nursî ve Sadreddîn Yüksel gibi pek çok ilim ehline ev sahipliği yapmıştır.
Muş'un Bulanık ilçesine bağlı kadim ilim ve irfan beldelerinden "Koğak/Dokuzpınar" hakkında akademik düzeyde bir çalışma yapılmasının, tarihî şuurun teşekkülü açısından önem arz edeceği düşünülmektedir. Bu minvalde alanında uzman isimlerce mezkûr beldenin tarihi, vakfiyesi, medresesi, sosyal dokusu, kültürel motifleri ve gündelik ilişkileri enine boyuna ele alınmıştır. Böylece fiziki olarak 2008 yılında baraj suları altında kalan ve toplumsal hafızada gittikçe silikleşen bir kültür mirasının gün yüzüne çıkarılması hedeflenmektedir.
Mütevazı bir katkı olarak kabul görmesi ümidiyle...