Bu kitap İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin 2010'dan beri düzenlediği “Göç ve Edebiyat” toplantılarından beşincisi olan ve Kasım 2014'te yapılan “Ermeni Tehcirinin Edebiyata Yansımaları” panelinde yapılan konuşmaları içeriyor.
Bugünün Türkiye'sini anlamak; toplumsal olayların nereden ve nasıl başlayıp, bugünlere nasıl ulaştığını çözebilmek için bu topraklarda “göç”, “içgöç” “tehcir”, “soykırım”, “zorunlu göç” vb. nasıl denilirse densin, hepsi geride bir toplumsal felaket bırakan olayların edebiyata, dile, günlük hayata, müziğe vb. uzanan yansımalarını bilmek gerekir.
Göç olgusu, değişik sesleri, farklı dil yansımalarını, bunların ezgiye bürünmüş biçimlerini tanımamızı sağlarken; yarattığı toplumsal yaşam ve bunun kalıcı izleriyle edebiyat dünyasını da etkiler. Artık bu noktada edebiyat yaratıcılığını değişik bir alanda göstermeye hazırdır; yazara adeta “tarihin durduğu o an” da olduğunu hatırlatarak kaleme sarılmasını ve göçle birlikte yaşanmış olan gerçeklerin kendisini beklediğini hatırlatır. Ancak burada yazar ne yapar? Edebiyat neyi üretebilir? Olayları anlatırken, tepkisi ne olabilir?
Panelin açılış konuşmasını yapan, yazar ve eleştirmen, Ermeni çalışmaları alanında uzman Prof. Marc Nichanian, bu soruları genişleterek kendine de soruyor: Tehcir'in ya da soykırımın edebiyattaki yansımalarını düşünürken, sadece olayları tasvir etmekle mi yetineceğiz? Yoksa edebiyat ile Ermenice Ağed kelimesinin karşılığı olan “Felaket” arasındaki ilişkiyi mi ele alacağız?
Bu panelde yapılan konuşmalarda da, Nichanian'ın dile getirdiği gibi benzer sorulara cevap arandı. Özellikle Ermeni yazarların yaklaşımları, kendi tanıklıklarıyla da birlikte incelendi. Elbettte ki, bunun arkası gelecek ve Ermeni yazarların “felaketi” işledikleri eserleri Türkçeye çevrilince gerçek daha güçlü bir biçimde tasvir edilecek ve Bursalı yazar Hagop Oshagan'ın dediği gibi: “Bir gün Türkler kendilerini tanımak için benim kitaplarımı okuyacaklardır.”
Bu kitap İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin 2010'dan beri düzenlediği “Göç ve Edebiyat” toplantılarından beşincisi olan ve Kasım 2014'te yapılan “Ermeni Tehcirinin Edebiyata Yansımaları” panelinde yapılan konuşmaları içeriyor.
Bugünün Türkiye'sini anlamak; toplumsal olayların nereden ve nasıl başlayıp, bugünlere nasıl ulaştığını çözebilmek için bu topraklarda “göç”, “içgöç” “tehcir”, “soykırım”, “zorunlu göç” vb. nasıl denilirse densin, hepsi geride bir toplumsal felaket bırakan olayların edebiyata, dile, günlük hayata, müziğe vb. uzanan yansımalarını bilmek gerekir.
Göç olgusu, değişik sesleri, farklı dil yansımalarını, bunların ezgiye bürünmüş biçimlerini tanımamızı sağlarken; yarattığı toplumsal yaşam ve bunun kalıcı izleriyle edebiyat dünyasını da etkiler. Artık bu noktada edebiyat yaratıcılığını değişik bir alanda göstermeye hazırdır; yazara adeta “tarihin durduğu o an” da olduğunu hatırlatarak kaleme sarılmasını ve göçle birlikte yaşanmış olan gerçeklerin kendisini beklediğini hatırlatır. Ancak burada yazar ne yapar? Edebiyat neyi üretebilir? Olayları anlatırken, tepkisi ne olabilir?
Panelin açılış konuşmasını yapan, yazar ve eleştirmen, Ermeni çalışmaları alanında uzman Prof. Marc Nichanian, bu soruları genişleterek kendine de soruyor: Tehcir'in ya da soykırımın edebiyattaki yansımalarını düşünürken, sadece olayları tasvir etmekle mi yetineceğiz? Yoksa edebiyat ile Ermenice Ağed kelimesinin karşılığı olan “Felaket” arasındaki ilişkiyi mi ele alacağız?
Bu panelde yapılan konuşmalarda da, Nichanian'ın dile getirdiği gibi benzer sorulara cevap arandı. Özellikle Ermeni yazarların yaklaşımları, kendi tanıklıklarıyla da birlikte incelendi. Elbettte ki, bunun arkası gelecek ve Ermeni yazarların “felaketi” işledikleri eserleri Türkçeye çevrilince gerçek daha güçlü bir biçimde tasvir edilecek ve Bursalı yazar Hagop Oshagan'ın dediği gibi: “Bir gün Türkler kendilerini tanımak için benim kitaplarımı okuyacaklardır.”