Ben, çocukluk yıllarımda öğrendiğim; doğru söylenenlerin doğru algılanmasının önerildiği bu
söze inananlardanım. Bu söz; söylenenin, söyleyenin ve dinleyenin doğru-dürüst-ilkeli-inançlı
olmalarını öğütlüyor. Tabii bunun için, gerekli bilgi donanımının olması, akıl-fikir-mantık ve iyi niyetle hareket edilmesi, ayrılıkçı-bölücü-yıkıcı-düşmanca fikirlerin ayırdında olunabilmesi gerek.
Bu kitapta yazılanlar işte bu ilkelerle ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Gerçekler yanında
efsane niteliğindeki paylaşımlara da yer verilmiştir. Efsaneler insanların olmasını
istedikleri güzel şeylerin hayaliyle yaratılmışlardır. Bunların, toplumların iyiye ve
güzele yönelmesi ve umutlarının korunmasında payları vardır. Tarihin geçmiş yıllarında
yaşanmış gerçekleri geleceğe taşımaları yanında, efsaneleşmiş öykülerin temelindeki duygu
ve özlemleri de yeni kuşaklara aktarmaları önemlidir. Çünkü bunlar aynı zamanda
geleneksel kültürümüz içinde yer alan değerlerdir.
Tarih yalanla yazılamaz. Ne yazık ki bunu yapanlar da var. Bu, araştırmacı yazarların dikkat
etmeleri gereken çok önemli bir durum: Kitabına “Yalan Yazan Tarih Utansın” ismini veren
birinin, kitabını; içindeki kindarlık duygusunun yarattığı yalan ve iftiralarla doldurduğunu
gördüm. Tarih, bu tarz şeylerle suçlanamaz. Zira tarih yaşanmış gerçekleri geleceğe
yansıtan çok değerli bir bilim dalıdır. Utanması gereken; tarih değil, yazdıkları yalanlarla tarihin sayfalarını kirleten yobazlardır.
Ben, çocukluk yıllarımda öğrendiğim; doğru söylenenlerin doğru algılanmasının önerildiği bu
söze inananlardanım. Bu söz; söylenenin, söyleyenin ve dinleyenin doğru-dürüst-ilkeli-inançlı
olmalarını öğütlüyor. Tabii bunun için, gerekli bilgi donanımının olması, akıl-fikir-mantık ve iyi niyetle hareket edilmesi, ayrılıkçı-bölücü-yıkıcı-düşmanca fikirlerin ayırdında olunabilmesi gerek.
Bu kitapta yazılanlar işte bu ilkelerle ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Gerçekler yanında
efsane niteliğindeki paylaşımlara da yer verilmiştir. Efsaneler insanların olmasını
istedikleri güzel şeylerin hayaliyle yaratılmışlardır. Bunların, toplumların iyiye ve
güzele yönelmesi ve umutlarının korunmasında payları vardır. Tarihin geçmiş yıllarında
yaşanmış gerçekleri geleceğe taşımaları yanında, efsaneleşmiş öykülerin temelindeki duygu
ve özlemleri de yeni kuşaklara aktarmaları önemlidir. Çünkü bunlar aynı zamanda
geleneksel kültürümüz içinde yer alan değerlerdir.
Tarih yalanla yazılamaz. Ne yazık ki bunu yapanlar da var. Bu, araştırmacı yazarların dikkat
etmeleri gereken çok önemli bir durum: Kitabına “Yalan Yazan Tarih Utansın” ismini veren
birinin, kitabını; içindeki kindarlık duygusunun yarattığı yalan ve iftiralarla doldurduğunu
gördüm. Tarih, bu tarz şeylerle suçlanamaz. Zira tarih yaşanmış gerçekleri geleceğe
yansıtan çok değerli bir bilim dalıdır. Utanması gereken; tarih değil, yazdıkları yalanlarla tarihin sayfalarını kirleten yobazlardır.