İnsanlık tarihi,yaşanmışlıkların ve elbette bunlarla kazanılan tecrübelerin ve gözlemlerin tarihidir.Bu pencereden insanlık tarihine ve onunla birlikte başlayan dinlerin/inançların tarihine baktığımızda karşımıza çıkan dikkat çekici manzara şudur.İlk insan ve ilk Resul/Nebi/Peygamber Hz.Adem’den son Resul/Nebi/Peygamber Hz.Muhammed’e kadar bütün elçi ve yol göstericilerin aracılık/tebliğ ettiği ilâhi öğütler merkezli din/İslâm zaman içinde yozlaştırılarak, değiştirilip dönüştürülerek etkisizleştirilmiştir.
İşin en ilginç yanı da şudur.Bu yozlaştırma,değiştirip dönüştürme çoğunlukla aynı din etiketli söylemlerle ve eylemlerle yapılmıştır.
Fazla uzağa gitmeye gerek yoktur.Hz.Musa’nın tebliğine aracılık ettiği ilâhi öğütler daha sonra bizzat Hz.Musa’nın yolundan gittiğini söyleyen Hahamlar/Bilginler tarafından yozlaştırıldı,değiştirilip dönüştürüldü ve onlar bunu Musevilik diye insanlığa sundular.Aynı şekilde Hz.İsa’nın tebliğ ettiği Hristiyanlığı bugünkü haline dönüştürenlerin en etkilileri olan Pavlus ve Petrus ile onların yolundan gidenler söylemlerini ve yaptıklarını Hristiyanlara da Hristiyanlığa çağırdıkları Paganlara da İsa’nın dini diye sundular.
Dine karşı Din diye ifade edilebilecek bu strateji Hz.Muhammed sonrası ,onun tebliğine aracılık ettiği İslam’a karşı devreye sokuldu.1400 yıldır süregelen bu strateji,güncellenmiş yeni versiyonlarla üstelik daha etkili şekilde halen devrededir.Bugün,bir yanında İslâm’ın temel değerlerinden uzaklaşmanın, bir yanında da bundan yararlanma hesapları yapan Küresel güçlerin bulunduğu bu strateji artık “İslam’a karşı İslâm, Müslüman’a karşı Müslüman” şeklinde güncellenen yeni haliyle karşımızdadır.
Bu stratejinin yıkıcı sonuçlarını görmemek için kör olmanın bile yetmeyeceği açıktır.Nitekim:
-Adına İslâm denen veya o etiketle sunulan ama İslâm’ın temel değerlerinden uzak anlayışlarla İslâm İnanç yapısı yozlaştırılmakta,değiştirilip dönüştürülmekte ve insanlığa rehberlik etme özelliğini yitirmektedir.
-Yozlaştırılmış anlayışlarla İnançta birlik anlamındaki Tevhid anlayışının zedelenmesi sebebiyle Müslüman toplumların birlik ve dayanışma ruhu,yerini iç çatışmalara,mezhep ve anlayış farkları merkezli süregelen ihtilaflara terk etmekte ve bu da Müslüman toplumların yaşadığı coğrafyalara yönelik emperyalist hesapları olanların işini kolaylaştırmaktadır.
-İşin en ilginci de şudur. Yozlaştırılmış İslâm algıları üzerine oluşan/oluşturulan yapılar/cemaatler/tarikatlar/siyasi oluşumlar veya silahlı guruplar,küresel emperyalist çevrelerin istihbarat örgütlerinin operasyon alanı veya taşeronu/aracı olarak etkin biçimde kullanılmaktadır.
Sözün özü şudur.Tehlike açıktır ve ciddidir.
Bugün Müslüman toplumların içinde bulunduğu perişan hal ,sanırız gelinen noktanın vehâmetini anlatmaya kâfidir.
İnsanlık tarihi,yaşanmışlıkların ve elbette bunlarla kazanılan tecrübelerin ve gözlemlerin tarihidir.Bu pencereden insanlık tarihine ve onunla birlikte başlayan dinlerin/inançların tarihine baktığımızda karşımıza çıkan dikkat çekici manzara şudur.İlk insan ve ilk Resul/Nebi/Peygamber Hz.Adem’den son Resul/Nebi/Peygamber Hz.Muhammed’e kadar bütün elçi ve yol göstericilerin aracılık/tebliğ ettiği ilâhi öğütler merkezli din/İslâm zaman içinde yozlaştırılarak, değiştirilip dönüştürülerek etkisizleştirilmiştir.
İşin en ilginç yanı da şudur.Bu yozlaştırma,değiştirip dönüştürme çoğunlukla aynı din etiketli söylemlerle ve eylemlerle yapılmıştır.
Fazla uzağa gitmeye gerek yoktur.Hz.Musa’nın tebliğine aracılık ettiği ilâhi öğütler daha sonra bizzat Hz.Musa’nın yolundan gittiğini söyleyen Hahamlar/Bilginler tarafından yozlaştırıldı,değiştirilip dönüştürüldü ve onlar bunu Musevilik diye insanlığa sundular.Aynı şekilde Hz.İsa’nın tebliğ ettiği Hristiyanlığı bugünkü haline dönüştürenlerin en etkilileri olan Pavlus ve Petrus ile onların yolundan gidenler söylemlerini ve yaptıklarını Hristiyanlara da Hristiyanlığa çağırdıkları Paganlara da İsa’nın dini diye sundular.
Dine karşı Din diye ifade edilebilecek bu strateji Hz.Muhammed sonrası ,onun tebliğine aracılık ettiği İslam’a karşı devreye sokuldu.1400 yıldır süregelen bu strateji,güncellenmiş yeni versiyonlarla üstelik daha etkili şekilde halen devrededir.Bugün,bir yanında İslâm’ın temel değerlerinden uzaklaşmanın, bir yanında da bundan yararlanma hesapları yapan Küresel güçlerin bulunduğu bu strateji artık “İslam’a karşı İslâm, Müslüman’a karşı Müslüman” şeklinde güncellenen yeni haliyle karşımızdadır.
Bu stratejinin yıkıcı sonuçlarını görmemek için kör olmanın bile yetmeyeceği açıktır.Nitekim:
-Adına İslâm denen veya o etiketle sunulan ama İslâm’ın temel değerlerinden uzak anlayışlarla İslâm İnanç yapısı yozlaştırılmakta,değiştirilip dönüştürülmekte ve insanlığa rehberlik etme özelliğini yitirmektedir.
-Yozlaştırılmış anlayışlarla İnançta birlik anlamındaki Tevhid anlayışının zedelenmesi sebebiyle Müslüman toplumların birlik ve dayanışma ruhu,yerini iç çatışmalara,mezhep ve anlayış farkları merkezli süregelen ihtilaflara terk etmekte ve bu da Müslüman toplumların yaşadığı coğrafyalara yönelik emperyalist hesapları olanların işini kolaylaştırmaktadır.
-İşin en ilginci de şudur. Yozlaştırılmış İslâm algıları üzerine oluşan/oluşturulan yapılar/cemaatler/tarikatlar/siyasi oluşumlar veya silahlı guruplar,küresel emperyalist çevrelerin istihbarat örgütlerinin operasyon alanı veya taşeronu/aracı olarak etkin biçimde kullanılmaktadır.
Sözün özü şudur.Tehlike açıktır ve ciddidir.
Bugün Müslüman toplumların içinde bulunduğu perişan hal ,sanırız gelinen noktanın vehâmetini anlatmaya kâfidir.