Tasavvuf tüm diğer İslami ilimler gibi sonradan çıkmış şerl ilimlerden biridir. Aslı; kişinin kendini ibadete vermesi, Allah Teala'ya yönelmesi, dünya süsünden ve ziynetinden uzaklaşmasıdır. Bu özelliklerin tamamı sahabe-i kiram ve tabiinin üzerinde olduğu vasıflardır.
İkinci asırda insanlar dünyaya meyledince kendini ibadete verenlere "Sofiyye" ve"Mutasavvıfe" adı verildi. Öyle görünüyor ki ilimlerde ihti-saslaşma başlayıp her ilme ayrı bir isim verildiği dönemde buna da bu isim verilmiştir. Esasen başlangıçta "Fıkıh" kelimesi "Tasavvuf" kelimesinin ihtiva ettiği manaları da karşılıyordu. Ancak daha sonra fıkıh, ibadet ve muamelat fıkhına hasredildi. Ahlak ve yaşayış bahisleri ondan çıkarıldı. Bunun neticesi olarak fıkıhtan hariç tutulan bu meselelerin ayrı bir isim altında ayrı bir ilim olarak tasnif edilmesi mecburiyeti hasıl oldu. İşte bu ilme de tasavvuf dendi. Dolayısıyla "Tasavvuf" ilmi tipkı "Fıkıh" ilmi gibi öğrenilmesi zaruri ilimlerdendir.
Tasavvuf tüm diğer İslami ilimler gibi sonradan çıkmış şerl ilimlerden biridir. Aslı; kişinin kendini ibadete vermesi, Allah Teala'ya yönelmesi, dünya süsünden ve ziynetinden uzaklaşmasıdır. Bu özelliklerin tamamı sahabe-i kiram ve tabiinin üzerinde olduğu vasıflardır.
İkinci asırda insanlar dünyaya meyledince kendini ibadete verenlere "Sofiyye" ve"Mutasavvıfe" adı verildi. Öyle görünüyor ki ilimlerde ihti-saslaşma başlayıp her ilme ayrı bir isim verildiği dönemde buna da bu isim verilmiştir. Esasen başlangıçta "Fıkıh" kelimesi "Tasavvuf" kelimesinin ihtiva ettiği manaları da karşılıyordu. Ancak daha sonra fıkıh, ibadet ve muamelat fıkhına hasredildi. Ahlak ve yaşayış bahisleri ondan çıkarıldı. Bunun neticesi olarak fıkıhtan hariç tutulan bu meselelerin ayrı bir isim altında ayrı bir ilim olarak tasnif edilmesi mecburiyeti hasıl oldu. İşte bu ilme de tasavvuf dendi. Dolayısıyla "Tasavvuf" ilmi tipkı "Fıkıh" ilmi gibi öğrenilmesi zaruri ilimlerdendir.