“Üniversitenin ilk senesinde görmüştüm Kağan’ı, ilk dikkatimi çeken üzerindeki turkuaz lakostuydu. Aşık olduk ve çok sevdik birbirimizi. Yaz tatillerinde çalıştığım yerdeki arkadaşlarımı bile ayartmıştım, sadece beş dakika görüşebilmek için. Yıllar geçti üzerinden, her yıl kalp şeklindeki bir taşla geçti üzerimden. Bazen geriye dönebilseydim keşke diye düşünüyorum, her şey farklı olabilir miydi? O gün mesela?”
Edebiyat dünyasına ilk adımını Taşikardi adlı romanıyla atan Günnur Binici Altıntaş’ın ilk eseri olan bu kitap; üniversiteyi kazanan genç bir kızın başından geçen olayların, gelecekte hayatının dönüm noktalarını nasıl etkilediğini, zaman örgüsündeki değişkenliklerle ve akıcı bir dille anlatıyor
“Üniversitenin ilk senesinde görmüştüm Kağan’ı, ilk dikkatimi çeken üzerindeki turkuaz lakostuydu. Aşık olduk ve çok sevdik birbirimizi. Yaz tatillerinde çalıştığım yerdeki arkadaşlarımı bile ayartmıştım, sadece beş dakika görüşebilmek için. Yıllar geçti üzerinden, her yıl kalp şeklindeki bir taşla geçti üzerimden. Bazen geriye dönebilseydim keşke diye düşünüyorum, her şey farklı olabilir miydi? O gün mesela?”
Edebiyat dünyasına ilk adımını Taşikardi adlı romanıyla atan Günnur Binici Altıntaş’ın ilk eseri olan bu kitap; üniversiteyi kazanan genç bir kızın başından geçen olayların, gelecekte hayatının dönüm noktalarını nasıl etkilediğini, zaman örgüsündeki değişkenliklerle ve akıcı bir dille anlatıyor