Taşların Anlattığı, bir ailenin Fransa’nın ücra bir köyündeki sessiz sakin hayatının ansızın nasıl dönüştüğünü anlatan dokunaklı bir kitap.
Tombul yanaklı, kara gözlü, tatlı mı tatlı bir bebeğin doğumu nasıl olur da aile trajedisine dönüşür? Çocuklarının gözlerinin önünden koskocaman bir portakalı geçirip de hiçbir tepki alamayan anne ve babanın, gittikleri doktordan onun hiç gelişmeyeceğini, göremeyeceğini, yürüyemeyeceğini ve muhtemelen birkaç sene içinde öleceğini öğrenmesiyle başlıyor her şey. Ailenin ilk iki çocuğunun hayatı da bu engelli bebeğin gelişiyle sarsılıyor. Ağabey bebeği sahiplenip bağrına basıyor, asla onsuz yapamıyor; kız kardeşin bebeğe karşı hissettiği öfke ve nefretse giderek büyüyor. Bu uyumsuz çocuğun ölümünden sonra dünyaya gelen yeni bir çocuk, yıllar içinde yıpranan aileyi tekrar bir araya getirmeye çalışıyor. Ve evin duvarlarındaki, avlusundaki taşlar tanık oluyor tüm yaşananlara.
Clara Dupont-Monod’nun yazarlığındaki ustalık, çok trajik durumları hiç romantize etmeden, sakin sakin, duyguları sömürmeden anlatabilmesinde saklı.
“Şiirsel, şefkatli, narin; Taşların Anlattığı hem trajik hem de ışıl ışıl bir kitap. Hayata muhteşem bir övgü.”
Le Figaro
Taşların Anlattığı, bir ailenin Fransa’nın ücra bir köyündeki sessiz sakin hayatının ansızın nasıl dönüştüğünü anlatan dokunaklı bir kitap.
Tombul yanaklı, kara gözlü, tatlı mı tatlı bir bebeğin doğumu nasıl olur da aile trajedisine dönüşür? Çocuklarının gözlerinin önünden koskocaman bir portakalı geçirip de hiçbir tepki alamayan anne ve babanın, gittikleri doktordan onun hiç gelişmeyeceğini, göremeyeceğini, yürüyemeyeceğini ve muhtemelen birkaç sene içinde öleceğini öğrenmesiyle başlıyor her şey. Ailenin ilk iki çocuğunun hayatı da bu engelli bebeğin gelişiyle sarsılıyor. Ağabey bebeği sahiplenip bağrına basıyor, asla onsuz yapamıyor; kız kardeşin bebeğe karşı hissettiği öfke ve nefretse giderek büyüyor. Bu uyumsuz çocuğun ölümünden sonra dünyaya gelen yeni bir çocuk, yıllar içinde yıpranan aileyi tekrar bir araya getirmeye çalışıyor. Ve evin duvarlarındaki, avlusundaki taşlar tanık oluyor tüm yaşananlara.
Clara Dupont-Monod’nun yazarlığındaki ustalık, çok trajik durumları hiç romantize etmeden, sakin sakin, duyguları sömürmeden anlatabilmesinde saklı.
“Şiirsel, şefkatli, narin; Taşların Anlattığı hem trajik hem de ışıl ışıl bir kitap. Hayata muhteşem bir övgü.”
Le Figaro