“Şiir denince öteden beri zihnimde çitlerini aşmaya çalışan bir at canlanır. Gergin kasları ve kan ter içinde devinen gövdesiyle bir yandan öbür yana koşturan bir at. Dilin ve varlığın içinde şiirin çırpınışı, sınırları zorlayarak öbür tarafa atlamaya çalışan bu at gibidir. Etrafımızı kuşatan çitler neyin çitleri ve öbür taraf neresi? Bir at bilemez bunları, bir şair de. Onun yegâne amacı, çırpınışının odak noktası onu tutsak eden, daraltan ve boğan şeylerden bir çırpıda kurtulmaktır.”
“Şiir bir sınır sanatıdır ve sınırlar daima tehlikelidir. Anlamın ve gerçekliğin sınırlarında dolaşan şair, aslında tehlikeli bir işle uğraşır. Başka türlü anlaşılma tehlikesidir bu. Olduğundan başka türlü anlaşılma, dahası anlaşılmama tehlikesi.”
Mehmet Sümer, bu kitapta tehlikeli sınırlar boyunca tuttuğu notları, Türk şiirinin değişik dönemlerinden seçtiği şairler üzerine görüşlerini paylaşıyor. Böylece tehlikeli bir işe kalkışarak günümüz şiirinin anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
“Şiir denince öteden beri zihnimde çitlerini aşmaya çalışan bir at canlanır. Gergin kasları ve kan ter içinde devinen gövdesiyle bir yandan öbür yana koşturan bir at. Dilin ve varlığın içinde şiirin çırpınışı, sınırları zorlayarak öbür tarafa atlamaya çalışan bu at gibidir. Etrafımızı kuşatan çitler neyin çitleri ve öbür taraf neresi? Bir at bilemez bunları, bir şair de. Onun yegâne amacı, çırpınışının odak noktası onu tutsak eden, daraltan ve boğan şeylerden bir çırpıda kurtulmaktır.”
“Şiir bir sınır sanatıdır ve sınırlar daima tehlikelidir. Anlamın ve gerçekliğin sınırlarında dolaşan şair, aslında tehlikeli bir işle uğraşır. Başka türlü anlaşılma tehlikesidir bu. Olduğundan başka türlü anlaşılma, dahası anlaşılmama tehlikesi.”
Mehmet Sümer, bu kitapta tehlikeli sınırlar boyunca tuttuğu notları, Türk şiirinin değişik dönemlerinden seçtiği şairler üzerine görüşlerini paylaşıyor. Böylece tehlikeli bir işe kalkışarak günümüz şiirinin anlaşılmasına katkıda bulunuyor.