Temrin yeni döneme 67. sayısı ile giriyor. Eğitim öğretim yılının başlama mevsimi güze/hazana denk geliyor. Güzde tefekküre davet eden çağrışımlarla edebiyatın korunaklı limanına okuru davet etmek önemlidir. Derginin, elinizdeki sayısının hazırlıklarının bitmek üzere olduğu bir anda şair Bekir Sıtkı Erdoğan'ın hakka yürüdüğünün haberini aldık. Bu sayıda haber olarak DEVRAN'a girsin istedik. Bu vesile ile günlüklerimi karıştırdım. Bekir Sıtkı Erdoğan'a ait günlüğüme 2009 yılında düştüğüm kısa bir notu olduğu gibi sizlerle paylaşayım istedim. Bekir Sıtkı, aruzumuzun günümüzdeki büyük temsilcilerinden biri idi. Yaşayan bir çınar idi. "Hancı" adıyla meşhur olan "Binbirinci Gece" isimli şiiri yarım asrı geçkin bir zamandır dillerden düşmemektedir. "Kara gözlüm efkârlanma gül gayrı/İbibikler öter ötmez ordayım" diye başlayan "Kışlada Bahar" isimli şiiri bestelenmiştir; güftesi ve bestesi ile çok beğenilmiştir. Bekir Sıtkı'ya dair sonraki sayılarda daha somut şeyler yazma düşüncesindeyim. İmanının ve şiirinin büyüklüğüne şahadet ederim. Bu sayıda Kibar Ayaydın'ın uzunca bir yazısını sizlerle buluşturuyoruz. Bir dergi için uzun denilebilecek bir yazı Ancak Sedat Umran hakkında olunca işin rengi değişiyor. Sedat Umran da yakınlarda kaybettiğimiz bir şair Huzur evinde tamamladı ömrünün kalan kısmını Çok da değerini bildiğimiz söylenemez; bu tür nakaratları ölenlerin ardından düzenli ve sürekli olarak tekrarladığımız için yarayı deşmenin anlamı yok. Kibar Ayaydın'ın yazısı, edebiyat araştırmacıları için önem taşıyor. Bu sayıda bu yazı ile tarihe ve edebiyata not düşelim istedik. Nurullah Muhammed Raufhan'ın ikinci öyküsünü bu sayıda yayımlamış olduk. Çağdaş Özbek Edebiyatı'nın önemli kalemlerinden Raufhan'ın öyküleri tercüme edildikten sonra tekrar şahsım tarafından üzerinden geçilmiştir. Bu öykülerin bu yıl içinde kısmetse okurla buluşacağının müjdesini de vermiş olalım. Çağdaş Kardeş Edebiyatlar adına önemli bir malzemeyi okura sunmuş oluyoruz. Kadir Gönüllü, Onur Akbaş, Ayşegül Erim, Hatice Eğilmez Kaya ve Ömer Küçükmehmetoğlu bu sayıya yazılarıyla katkıda bulundular. Üç şiirimiz var bu sayıda Gerçek şiire ulaşmak kolay olmadığı için Temrin'de fazla şiir yer almıyor. Temrin'in belirlediği seviyede şiir elimize ulaşmadığında sayıyı şiirsiz çıkarma, bir yayın politikamızdır. Temrin bu zamana kadar hiç dolgu malzemesi kullanmadı. Hep kendisi oldu, taklit edildi ama taklit etmedi. Yazılarından şiirlerine, adından ebadına, ondan kapak resmine kadar her şeyiyle özgün ve ilkleri okura sunan bir dergidir. Bu vesile ile yeni dönemin edebiyat camiamız için heyecanlı ve verimli geçmesini diliyorum vesselam. Şeref Yılmaz
Temrin yeni döneme 67. sayısı ile giriyor. Eğitim öğretim yılının başlama mevsimi güze/hazana denk geliyor. Güzde tefekküre davet eden çağrışımlarla edebiyatın korunaklı limanına okuru davet etmek önemlidir. Derginin, elinizdeki sayısının hazırlıklarının bitmek üzere olduğu bir anda şair Bekir Sıtkı Erdoğan'ın hakka yürüdüğünün haberini aldık. Bu sayıda haber olarak DEVRAN'a girsin istedik. Bu vesile ile günlüklerimi karıştırdım. Bekir Sıtkı Erdoğan'a ait günlüğüme 2009 yılında düştüğüm kısa bir notu olduğu gibi sizlerle paylaşayım istedim. Bekir Sıtkı, aruzumuzun günümüzdeki büyük temsilcilerinden biri idi. Yaşayan bir çınar idi. "Hancı" adıyla meşhur olan "Binbirinci Gece" isimli şiiri yarım asrı geçkin bir zamandır dillerden düşmemektedir. "Kara gözlüm efkârlanma gül gayrı/İbibikler öter ötmez ordayım" diye başlayan "Kışlada Bahar" isimli şiiri bestelenmiştir; güftesi ve bestesi ile çok beğenilmiştir. Bekir Sıtkı'ya dair sonraki sayılarda daha somut şeyler yazma düşüncesindeyim. İmanının ve şiirinin büyüklüğüne şahadet ederim. Bu sayıda Kibar Ayaydın'ın uzunca bir yazısını sizlerle buluşturuyoruz. Bir dergi için uzun denilebilecek bir yazı Ancak Sedat Umran hakkında olunca işin rengi değişiyor. Sedat Umran da yakınlarda kaybettiğimiz bir şair Huzur evinde tamamladı ömrünün kalan kısmını Çok da değerini bildiğimiz söylenemez; bu tür nakaratları ölenlerin ardından düzenli ve sürekli olarak tekrarladığımız için yarayı deşmenin anlamı yok. Kibar Ayaydın'ın yazısı, edebiyat araştırmacıları için önem taşıyor. Bu sayıda bu yazı ile tarihe ve edebiyata not düşelim istedik. Nurullah Muhammed Raufhan'ın ikinci öyküsünü bu sayıda yayımlamış olduk. Çağdaş Özbek Edebiyatı'nın önemli kalemlerinden Raufhan'ın öyküleri tercüme edildikten sonra tekrar şahsım tarafından üzerinden geçilmiştir. Bu öykülerin bu yıl içinde kısmetse okurla buluşacağının müjdesini de vermiş olalım. Çağdaş Kardeş Edebiyatlar adına önemli bir malzemeyi okura sunmuş oluyoruz. Kadir Gönüllü, Onur Akbaş, Ayşegül Erim, Hatice Eğilmez Kaya ve Ömer Küçükmehmetoğlu bu sayıya yazılarıyla katkıda bulundular. Üç şiirimiz var bu sayıda Gerçek şiire ulaşmak kolay olmadığı için Temrin'de fazla şiir yer almıyor. Temrin'in belirlediği seviyede şiir elimize ulaşmadığında sayıyı şiirsiz çıkarma, bir yayın politikamızdır. Temrin bu zamana kadar hiç dolgu malzemesi kullanmadı. Hep kendisi oldu, taklit edildi ama taklit etmedi. Yazılarından şiirlerine, adından ebadına, ondan kapak resmine kadar her şeyiyle özgün ve ilkleri okura sunan bir dergidir. Bu vesile ile yeni dönemin edebiyat camiamız için heyecanlı ve verimli geçmesini diliyorum vesselam. Şeref Yılmaz