Temuçin sesin nereden geldiğini görmüyor fakat bu sesi tanımak istiyordu. Biraz sonra uzaktan geçen bir çoban, dalları yere kadar sarkmış bir söğüt ağacının dibinde oturmuş, şu türküyü söylüyordu:
“İnsanoğlu sert bir kayaya benzer...
Gün olur, bir kurdun ağzına düşer!
Gün olur, dağlarda, bağlarda gezer...
Yolunu şaşırır, zindana düşer,
Ey yolcu! Kurtuluş günün çok yakın!
Gece beni görünce, korkma sakın!”
Temuçin sesin nereden geldiğini görmüyor fakat bu sesi tanımak istiyordu. Biraz sonra uzaktan geçen bir çoban, dalları yere kadar sarkmış bir söğüt ağacının dibinde oturmuş, şu türküyü söylüyordu:
“İnsanoğlu sert bir kayaya benzer...
Gün olur, bir kurdun ağzına düşer!
Gün olur, dağlarda, bağlarda gezer...
Yolunu şaşırır, zindana düşer,
Ey yolcu! Kurtuluş günün çok yakın!
Gece beni görünce, korkma sakın!”