Tonyukuk ve Bilge Kaan kitabeleri hakkında yazılan yazıların ve kitabelerden yapılan çevirilerin pek çoğu, skolastik düşünceye bağlı kalınarak yazılmıştır. Ayrıca bu çeviriler genel itibariyle, yazıtların harf grubu, meali, edebi yönü ve Göktürklerin savaşlarının açıklaması şeklinde olmuş, inançlarına, kültürlerine ve yazıtların ruhuna pek önem verilmemiştir.
Hâlbuki Tonyukuk ve Bilge Kağan yazıtlarının birçok satırında, Gök Tanrı, Kutsal yer, su, Umay Ana ve ateşten söz edilir. Doğanın varoluşunun temel öğeleri olan bu nesneler Tengriciliğin de temel öğeleridir.
Bilge Kaan, Tonyukuk ve Türkler İslamiyet öncesi Gök Tanrı inancına mensup Tengricidirler. Yazıtları bu yönüyle anlamaya ve Tengriciliğin, geçmişte olduğu gibi gelecekte de var olacağını anlatmaya çalıştım.
Ayrıca, İslamiyet öncesi Türkler için söylenen; “çoban ve göçebe’’ olduklarına dair sözün -kısmen konar göçer olsalar da- pek doğru olmadığını, bunun bir karalama olduğunu, çünkü çok gelişmiş şehirlerinin varlığını savundum. Hatta bu gelişmiş Türk uygarlığının Mu kıtasına kadar gittiği tezinin doğruluğuna inanarak yazdım.
Gerçeğin kabulü zor ve ağırdır.
Tanrı canlıları ruhen gerçek, bedenen yanılsama olarak yaratmıştır.
Ne gece geceye bilgi verir, ne de günün güne sözü geçer. Tanrının gücü dolaşır gece ve gündüzün arasında. Birbirine bağlar onları. Evrenin dört bucağına ulaşır bu emir. Biz bu yüce emre inanır, güveniriz.
İlteriş Kaan’dan Atatürk’e bütün bilge Lider Türkler, “Başkasına gedik taşı olmayı kabul edenler, hiçbir zaman köşe taşı olmazlar” sözünde birleşmişlerdir.
Tonyukuk ve Bilge Kaan kitabeleri hakkında yazılan yazıların ve kitabelerden yapılan çevirilerin pek çoğu, skolastik düşünceye bağlı kalınarak yazılmıştır. Ayrıca bu çeviriler genel itibariyle, yazıtların harf grubu, meali, edebi yönü ve Göktürklerin savaşlarının açıklaması şeklinde olmuş, inançlarına, kültürlerine ve yazıtların ruhuna pek önem verilmemiştir.
Hâlbuki Tonyukuk ve Bilge Kağan yazıtlarının birçok satırında, Gök Tanrı, Kutsal yer, su, Umay Ana ve ateşten söz edilir. Doğanın varoluşunun temel öğeleri olan bu nesneler Tengriciliğin de temel öğeleridir.
Bilge Kaan, Tonyukuk ve Türkler İslamiyet öncesi Gök Tanrı inancına mensup Tengricidirler. Yazıtları bu yönüyle anlamaya ve Tengriciliğin, geçmişte olduğu gibi gelecekte de var olacağını anlatmaya çalıştım.
Ayrıca, İslamiyet öncesi Türkler için söylenen; “çoban ve göçebe’’ olduklarına dair sözün -kısmen konar göçer olsalar da- pek doğru olmadığını, bunun bir karalama olduğunu, çünkü çok gelişmiş şehirlerinin varlığını savundum. Hatta bu gelişmiş Türk uygarlığının Mu kıtasına kadar gittiği tezinin doğruluğuna inanarak yazdım.
Gerçeğin kabulü zor ve ağırdır.
Tanrı canlıları ruhen gerçek, bedenen yanılsama olarak yaratmıştır.
Ne gece geceye bilgi verir, ne de günün güne sözü geçer. Tanrının gücü dolaşır gece ve gündüzün arasında. Birbirine bağlar onları. Evrenin dört bucağına ulaşır bu emir. Biz bu yüce emre inanır, güveniriz.
İlteriş Kaan’dan Atatürk’e bütün bilge Lider Türkler, “Başkasına gedik taşı olmayı kabul edenler, hiçbir zaman köşe taşı olmazlar” sözünde birleşmişlerdir.