Bu çalışma, evrende varsayılan kötülük sorununun önemli oranda kaynağının insan edimleri olduğunu varsayar. İnsanın daha dikkatli olması ve sorumluca hareket etmesinin, adına kötülük denilen kümenin elemanlarını önemli oranda azaltabileceğini öngörür. Zira Tanrı’yı suçlayarak kendi sorumluluklarını üstlenmeyenlerin gözyaşlarının kurumayacağına, fakat sorumluluklarının farkına varan toplumların ise afetlerden doğan acıları önemli oranda azalttıklarına dikkat çeker. Bu çalışmanın müellifi, kötülük problemini bu yönüyle dini bir sorun olmaktan ziyade insani bir problem olarak görür ve ihmallerin azaldığı, tedbirlerin arttığı oranda acıların azalacağını düşünür. Aynı şekilde bu çalışmanın müellifi, çağdaşlarına insanın evrende sadece maruz kalan olmadığını, onun evrenin bir parçası olarak; evreni anlayan, ona karşı önlem alan ve gidişatı değiştirebilen bir özne olduğunu hatırlatmayı varlığının gerekçesi olarak görür. Bu yönüyle çalışmamız dini bir araştırma değil, kültürel antropolojik bir anlama çabasıdır. Çağdaşlarına bilgi değil, alternatif bir bakış açısı sunmayı hedefler. Zira kader, İslam’ın bir sorunu değil, insanın bir sorunudur.
Bu çalışma, evrende varsayılan kötülük sorununun önemli oranda kaynağının insan edimleri olduğunu varsayar. İnsanın daha dikkatli olması ve sorumluca hareket etmesinin, adına kötülük denilen kümenin elemanlarını önemli oranda azaltabileceğini öngörür. Zira Tanrı’yı suçlayarak kendi sorumluluklarını üstlenmeyenlerin gözyaşlarının kurumayacağına, fakat sorumluluklarının farkına varan toplumların ise afetlerden doğan acıları önemli oranda azalttıklarına dikkat çeker. Bu çalışmanın müellifi, kötülük problemini bu yönüyle dini bir sorun olmaktan ziyade insani bir problem olarak görür ve ihmallerin azaldığı, tedbirlerin arttığı oranda acıların azalacağını düşünür. Aynı şekilde bu çalışmanın müellifi, çağdaşlarına insanın evrende sadece maruz kalan olmadığını, onun evrenin bir parçası olarak; evreni anlayan, ona karşı önlem alan ve gidişatı değiştirebilen bir özne olduğunu hatırlatmayı varlığının gerekçesi olarak görür. Bu yönüyle çalışmamız dini bir araştırma değil, kültürel antropolojik bir anlama çabasıdır. Çağdaşlarına bilgi değil, alternatif bir bakış açısı sunmayı hedefler. Zira kader, İslam’ın bir sorunu değil, insanın bir sorunudur.