Tepedeki adam hikâyesini Salih Yıldız anlatıyor: “Sayın Şen, Sayın Ethem ile birlikte bir gün Halil’in davetiyle tepedeki evine gittik. Halil o zaman evlat sanıp otelini ki-raya verdiği kişilerin içine düşürdüğü nankörce hainliklerin, sıkıntılarını bize anlatıyor, çözüm arıyordu. Bu nedenle bizi zaman zaman arıyor veya biz konuyu aramızda konuşuyor, dertleşiyorduk. Sayın Şen’in unutkanlık rahatsızlığı henüz yeni başlıyordu. Sayın Şen, Halil’in adını unuttuğunda bize, hatırlayabilmek için ‘Tepedeki adam işte, hadi ona gidelim.’ diye anıyordu. Bizler de ona, ‘Tepedeki adam, Halil ağa işte o.’ diye anımsatıyorduk.”
Sonunda “Tepedeki Adam” derin bir yalnızlığı, mutsuzluğu anlatan hüznün hikâyesine dönüştü. İşte böylece yalnızlığı yazmanın zamanı geldi. Al yalnızlığını yalnızlığımın yanına sen de gel. Senin yalnızlığınla benim yalnızlığım konuşsun. Böylece tepedeki adamı bu kitapta konuşturalım. Şimdi biz susalım o konuşsun, biz onu dinleyelim.
ALTIN İZLEM GÖZLEM
Masallarda okuruz masal kahramanının Kaf dağı’na ulaşmak için verdiği mücadeleyi. Oraya ulaşmak için neler yapmaz ki kahramanımız? Az gider, uz gider, dere tepe düz gider; cinlerle, devlerle mücadele eder. Bin bir uğraştan ve engelden sonra ulaşır Kafdağı’na. “Tepedeki Adam” da gerçek yaşamda Halil Yıdırım’ın kendi hayal zirvesine ulaşmak, yakınlarını da o zirveye taşımak için çıktığı zorlu yolculukta verdiği mücadeleyi anlatan bir kitap. Ama onun karşısına çıkanlar cinler ve devler değil; hiç ummadığı kişiler, hem de en yakınları. Okurken bazen ona hak verecek, bazen “Bu kadarı da olmaz.” Diyecek, bazen de onun düştüğü hatalardan kendinize ders çıkaracaksınız. Yazar hayallerini, pişmanlıklarını samimi bir dille anlatırken aynı zamanda tecrübelerinden herkesin kendine göre bir pay çıkarmasını sağlamaya çalışıyor.
Ülkü Yılmaz Altın
Tepedeki adam hikâyesini Salih Yıldız anlatıyor: “Sayın Şen, Sayın Ethem ile birlikte bir gün Halil’in davetiyle tepedeki evine gittik. Halil o zaman evlat sanıp otelini ki-raya verdiği kişilerin içine düşürdüğü nankörce hainliklerin, sıkıntılarını bize anlatıyor, çözüm arıyordu. Bu nedenle bizi zaman zaman arıyor veya biz konuyu aramızda konuşuyor, dertleşiyorduk. Sayın Şen’in unutkanlık rahatsızlığı henüz yeni başlıyordu. Sayın Şen, Halil’in adını unuttuğunda bize, hatırlayabilmek için ‘Tepedeki adam işte, hadi ona gidelim.’ diye anıyordu. Bizler de ona, ‘Tepedeki adam, Halil ağa işte o.’ diye anımsatıyorduk.”
Sonunda “Tepedeki Adam” derin bir yalnızlığı, mutsuzluğu anlatan hüznün hikâyesine dönüştü. İşte böylece yalnızlığı yazmanın zamanı geldi. Al yalnızlığını yalnızlığımın yanına sen de gel. Senin yalnızlığınla benim yalnızlığım konuşsun. Böylece tepedeki adamı bu kitapta konuşturalım. Şimdi biz susalım o konuşsun, biz onu dinleyelim.
ALTIN İZLEM GÖZLEM
Masallarda okuruz masal kahramanının Kaf dağı’na ulaşmak için verdiği mücadeleyi. Oraya ulaşmak için neler yapmaz ki kahramanımız? Az gider, uz gider, dere tepe düz gider; cinlerle, devlerle mücadele eder. Bin bir uğraştan ve engelden sonra ulaşır Kafdağı’na. “Tepedeki Adam” da gerçek yaşamda Halil Yıdırım’ın kendi hayal zirvesine ulaşmak, yakınlarını da o zirveye taşımak için çıktığı zorlu yolculukta verdiği mücadeleyi anlatan bir kitap. Ama onun karşısına çıkanlar cinler ve devler değil; hiç ummadığı kişiler, hem de en yakınları. Okurken bazen ona hak verecek, bazen “Bu kadarı da olmaz.” Diyecek, bazen de onun düştüğü hatalardan kendinize ders çıkaracaksınız. Yazar hayallerini, pişmanlıklarını samimi bir dille anlatırken aynı zamanda tecrübelerinden herkesin kendine göre bir pay çıkarmasını sağlamaya çalışıyor.
Ülkü Yılmaz Altın