Bildiğiniz gibi Dergimizde, “Hakemli Makale”lere de yer vermekteyiz. Bu sayıdaki hakemli makalemiz, Yard. Doç. Dr. Şafak Narbay’ın, Çek Kanununun 10. maddesi uyarınca bankanın sorumlu olacağı miktar üzerine hazırladığı makale, çok tartışmalı olan ve uygulamada sorunlara yol açan konu hakkında oldukça ayrıntılı bir çalışma.
Anonim şirket olmalarına karşın farklı düzenlemelere tabi olan bankaların yönetim ve denetim kurulları da normal anonim şirketlerden farklı sorumluluklara sahiptir. Ahmet Kırtepe bu konuyu tartışan bir çalışma ile karşınızda. İş hukukunun yeni gelişen ve her geçen gün uygulaması artan bir kurumu olan iş aracılığına örnekler üzerinden yaklaşan ve diğer üçlü iş ilişkileri ile karşılaştırmasını yapan Alper Özboyacı’nın yazısının ilginizi çekeceğini düşünüyoruz. Cumhur Sinan Özdemir ise, güncel bir konuyu ele alarak, yeni değişen Sosyal Güvenlik Kanunu kapsamında, prim ödemelerine ilişkin esasları anlatan, hem işveren kesiminin hem işçi kesiminin yararlanabileceği bir yazı sunuyor.
Mehmet Taştan’ın çalışması, son günlerin en çok konuşulan konusu, “dinlemeler” üzerine. Bu konuda daha önce de makaleler yayımlamıştık. Bu alanda bir türlü hukukilik ve açıklık sağlanamadığından tartışmalar biteceğe benzemiyor, dolayısıyla bu konuda makaleler yayımlamayı sürdüreceğiz. Yine son günlerin en tartışmalı konularından biri de “gizli tanık” olgusu. İbrahim Çiçek, Tanık Koruma Kanunu ve 11.11.2008 tarihinde yayımlanan Yönetmelik doğrultusunda, farklı hukuk sistemlerindeki uygulamaları da göz önünde tutarak hazırladığı, sıklıkla başvurulabilecek bir makale karşınızda.
İnfaz sistemimiz üzerine, Osman Atalay ve Turan Güzeloğlu tarafından hazırlanan, sorun çözücü nitelikli iki makaleye birden yer veriyoruz. Atalay, infaz sisteminde denetim süreleri üzerinde dururken; Güzeloğlu, infaz hâkimlerinin AHİM açısından değerlendirmesini bir AHİM kararı üzerinden giderek yapıyor. Yeni TCK'nın “Çevreye Karşı Suçlar” başlığı altında diğer çevre suçları olan çevrenin kirletilmesi, gürültüye neden olunması ve imar kirliliğine neden olma eylemlerini suç olarak düzenlemesini ele alan Necati Meram’ın, Yargıtay'ın bu konudaki kararlarına da yer vererek hazırladığı çalışmasının yol gösterici olduğunu düşünüyoruz.
Şeref İba’nın yazısı ise, her zaman yayımlamak istediğimiz nitelikte bir yazı. "Süpürge Kanun" kavramı ile geçerli olan ancak uygulanma imkânı kalmayan kanunların temizlenmesi ve "kanunlar mezarlığı"na yeni kanunların gönderilmesi konusunda bütün hukukçuların okuması gereken son derece güzel ve bilgilendirici bir çalışma. Yine çok istediğimiz bir olgu da, Dergimizde yayımlanan yazılar üzerinden canlı bir tartışma ortamının var edilmesi… Nitekim Hüsnü Aldemir, “Yargılama Giderlerinden Tarafların Sorumlu Olması Kuralı” başlıklı yazısında, sürekli yazarlarımızdan Mehmet Akif Tutumlu’nun, Kasım 2008 tarihli sayımızdaki yazısından yola çıkarak, oldukça kafa karıştırıcı olan konuyu bir kez daha tartışıyor.
Bildiğiniz gibi Dergimizde, “Hakemli Makale”lere de yer vermekteyiz. Bu sayıdaki hakemli makalemiz, Yard. Doç. Dr. Şafak Narbay’ın, Çek Kanununun 10. maddesi uyarınca bankanın sorumlu olacağı miktar üzerine hazırladığı makale, çok tartışmalı olan ve uygulamada sorunlara yol açan konu hakkında oldukça ayrıntılı bir çalışma.
Anonim şirket olmalarına karşın farklı düzenlemelere tabi olan bankaların yönetim ve denetim kurulları da normal anonim şirketlerden farklı sorumluluklara sahiptir. Ahmet Kırtepe bu konuyu tartışan bir çalışma ile karşınızda. İş hukukunun yeni gelişen ve her geçen gün uygulaması artan bir kurumu olan iş aracılığına örnekler üzerinden yaklaşan ve diğer üçlü iş ilişkileri ile karşılaştırmasını yapan Alper Özboyacı’nın yazısının ilginizi çekeceğini düşünüyoruz. Cumhur Sinan Özdemir ise, güncel bir konuyu ele alarak, yeni değişen Sosyal Güvenlik Kanunu kapsamında, prim ödemelerine ilişkin esasları anlatan, hem işveren kesiminin hem işçi kesiminin yararlanabileceği bir yazı sunuyor.
Mehmet Taştan’ın çalışması, son günlerin en çok konuşulan konusu, “dinlemeler” üzerine. Bu konuda daha önce de makaleler yayımlamıştık. Bu alanda bir türlü hukukilik ve açıklık sağlanamadığından tartışmalar biteceğe benzemiyor, dolayısıyla bu konuda makaleler yayımlamayı sürdüreceğiz. Yine son günlerin en tartışmalı konularından biri de “gizli tanık” olgusu. İbrahim Çiçek, Tanık Koruma Kanunu ve 11.11.2008 tarihinde yayımlanan Yönetmelik doğrultusunda, farklı hukuk sistemlerindeki uygulamaları da göz önünde tutarak hazırladığı, sıklıkla başvurulabilecek bir makale karşınızda.
İnfaz sistemimiz üzerine, Osman Atalay ve Turan Güzeloğlu tarafından hazırlanan, sorun çözücü nitelikli iki makaleye birden yer veriyoruz. Atalay, infaz sisteminde denetim süreleri üzerinde dururken; Güzeloğlu, infaz hâkimlerinin AHİM açısından değerlendirmesini bir AHİM kararı üzerinden giderek yapıyor. Yeni TCK'nın “Çevreye Karşı Suçlar” başlığı altında diğer çevre suçları olan çevrenin kirletilmesi, gürültüye neden olunması ve imar kirliliğine neden olma eylemlerini suç olarak düzenlemesini ele alan Necati Meram’ın, Yargıtay'ın bu konudaki kararlarına da yer vererek hazırladığı çalışmasının yol gösterici olduğunu düşünüyoruz.
Şeref İba’nın yazısı ise, her zaman yayımlamak istediğimiz nitelikte bir yazı. "Süpürge Kanun" kavramı ile geçerli olan ancak uygulanma imkânı kalmayan kanunların temizlenmesi ve "kanunlar mezarlığı"na yeni kanunların gönderilmesi konusunda bütün hukukçuların okuması gereken son derece güzel ve bilgilendirici bir çalışma. Yine çok istediğimiz bir olgu da, Dergimizde yayımlanan yazılar üzerinden canlı bir tartışma ortamının var edilmesi… Nitekim Hüsnü Aldemir, “Yargılama Giderlerinden Tarafların Sorumlu Olması Kuralı” başlıklı yazısında, sürekli yazarlarımızdan Mehmet Akif Tutumlu’nun, Kasım 2008 tarihli sayımızdaki yazısından yola çıkarak, oldukça kafa karıştırıcı olan konuyu bir kez daha tartışıyor.