Osmanlı tarihi içerisinde değerlendirildiğinde kaleler, fonksiyonel olarak birçok işleve sahipti. Bulunduğu bölgenin asayişi ve serhaddin güvenliği için birer karakol, savaş zamanlarında askerin kışlaması için birer garnizon, her şeyden önemlisi bölge halkının yaşam standartlarının oluştuğu birer şehir ve bunu muhafaza eden bir tahkimat sistemi olarak kuşkusuz bir kale-kent tanımına karşılık gelmektedir. Kale-kentler, farklı arazi yapısı üzerinde muhtelif ölçü ve şekillerle inşa edilmişlerdi. Bunlar, bulunduğu bölgede hem hâkimiyet hem de stratejik bir unsur olarak Osmanlı askeri ve idari yapısının birer sembolüydü. Öncelikle askeri bir savunma mekanizması akla gelmesine rağmen, esasen Osmanlı kalelerinin birçoğu etrafı surlarla çevrilmiş birer yaşam alanıydı. İç kale denilen ve daha çok askeri maksatlı kullanılan tahkimat yapısıyla, şehri çevreleyen surlar/duvarlar arasında askeri tesisler olduğu kadar, bu alan dâhilinde ve hâricinde çarşı, cami, kilise, sinagog, han, hamam, dükkân vs. birçok dini, sosyal ve iktisadi unsuru içeren yapılar mevcuttu. Bu sebeple kale-kentler Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ve sair dinlerden birçok etnik ve dini grubun birlikte yaşadığı sosyal ve kültürel canlılığa sahip birer yerleşim yeri olarak düşünülmelidir. Bilhassa Balkan coğrafyasında ve Tuna Nehri kıyısında Osmanlı hâkimiyetinde çoğu birer şehir statüsünde olan bu kaleler, içerisinde birçok sosyal tesisi ihtiva ederken, harp zamanlarında operasyonel manada askeri özelliklerinden üst düzeyde istifade edilen ve aynı zamanda neredeyse her biri birer lojistik üs olarak kullanılan savunma sistemleriydi. Bu savunma sistemlerinin askeri teşkilatlanmasını, idari ve fiziki yapısını, gelirlerini ve harcamalarını irdelemek, Osmanlı tarihi bağlamında bir bütün olarak araştırılmayı hak eden uzun süreli bir akademik çalışmayı gerektirmektedir. Tam da bu sebepten Tuna kıyısında mevcut kale-kentlerden İbrail (Braila), çalışmamızın ana noktasını teşkil eden Osmanlı serhadlerinde savunma sistemlerinin tahkimat ve teşkilat yapısını Tuna hattı boyunca anlamlandırmayı sağlayacak son derece önemli bir kale-kentti. Dolayısıyla bu çalışma, Osmanlı sınırlarında savunma mimarisinin ve askeri teşkilatlanmasının bir bütün olarak anlamlandırılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Osmanlı tarihi içerisinde değerlendirildiğinde kaleler, fonksiyonel olarak birçok işleve sahipti. Bulunduğu bölgenin asayişi ve serhaddin güvenliği için birer karakol, savaş zamanlarında askerin kışlaması için birer garnizon, her şeyden önemlisi bölge halkının yaşam standartlarının oluştuğu birer şehir ve bunu muhafaza eden bir tahkimat sistemi olarak kuşkusuz bir kale-kent tanımına karşılık gelmektedir. Kale-kentler, farklı arazi yapısı üzerinde muhtelif ölçü ve şekillerle inşa edilmişlerdi. Bunlar, bulunduğu bölgede hem hâkimiyet hem de stratejik bir unsur olarak Osmanlı askeri ve idari yapısının birer sembolüydü. Öncelikle askeri bir savunma mekanizması akla gelmesine rağmen, esasen Osmanlı kalelerinin birçoğu etrafı surlarla çevrilmiş birer yaşam alanıydı. İç kale denilen ve daha çok askeri maksatlı kullanılan tahkimat yapısıyla, şehri çevreleyen surlar/duvarlar arasında askeri tesisler olduğu kadar, bu alan dâhilinde ve hâricinde çarşı, cami, kilise, sinagog, han, hamam, dükkân vs. birçok dini, sosyal ve iktisadi unsuru içeren yapılar mevcuttu. Bu sebeple kale-kentler Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ve sair dinlerden birçok etnik ve dini grubun birlikte yaşadığı sosyal ve kültürel canlılığa sahip birer yerleşim yeri olarak düşünülmelidir. Bilhassa Balkan coğrafyasında ve Tuna Nehri kıyısında Osmanlı hâkimiyetinde çoğu birer şehir statüsünde olan bu kaleler, içerisinde birçok sosyal tesisi ihtiva ederken, harp zamanlarında operasyonel manada askeri özelliklerinden üst düzeyde istifade edilen ve aynı zamanda neredeyse her biri birer lojistik üs olarak kullanılan savunma sistemleriydi. Bu savunma sistemlerinin askeri teşkilatlanmasını, idari ve fiziki yapısını, gelirlerini ve harcamalarını irdelemek, Osmanlı tarihi bağlamında bir bütün olarak araştırılmayı hak eden uzun süreli bir akademik çalışmayı gerektirmektedir. Tam da bu sebepten Tuna kıyısında mevcut kale-kentlerden İbrail (Braila), çalışmamızın ana noktasını teşkil eden Osmanlı serhadlerinde savunma sistemlerinin tahkimat ve teşkilat yapısını Tuna hattı boyunca anlamlandırmayı sağlayacak son derece önemli bir kale-kentti. Dolayısıyla bu çalışma, Osmanlı sınırlarında savunma mimarisinin ve askeri teşkilatlanmasının bir bütün olarak anlamlandırılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.