Ebû Hureyre (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.)’den rivâyet eder: “İnsanlar ‘Lâ İlâhe İllallah’ deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Onlar bunu deyince artık benden kanlarını ve
mallarını korumuş olurlar, ancak hakkı müstesna ve hesapları Allah’a aittir.”1 Hadis-i şerif, insanların hangi sözle hangi takrirle Müslüman olup, İslâm ailesinin bir ferdi olacaklarını ve dolayısıyla can ve mal emniyetlerinin hukuki bir teminat altına alınacağını, ancak bundan sonra can ve mal güvencesini ortadan kaldıracak bir durum söz konusu olduğunda bu emniyetin hukuken askıya alınacağını ve hesaplarının Allah’a (c.c.) ait olduğunu net bir şekilde
ortaya koymaktadır.
İslâm’ı seven ve İslâm’ı okuyan bazı kardeşlerimizin dini gayretleri ve samimiyetleri saikasıyla Ashab’ta gördükleri ihlâsı, ameli ve yirmi dört ayar imanı, çevresindeki insanlarda görmeyince
bu insanları küfürle itham ederek büyük bir hata işlediklerini müşahede ediyoruz. Bu konuyla ilişkin İslâm âlimlerinin tashihlerini değerli okurlara sunmak istiyoruz:
İslâmî konularda özellikle akîdevî meselelerde bir yargıya varmak için şeriatın fıkhına, hükümlerine ve usûlüne dayalı bir bilgi olmadan sadece bir ihlâs yeterli değildir. Aksi halde daha
önce hâricilerin düştüğü büyük hataya düşülmüş olur. Ahmet İbni Hanbel’in dediği gibi, bunlar fıkıhsız, ilimsiz bir şekilde kendilerini ibadete verdiklerini kendilerince bir akîdeyi son derece savundukları halde onları yeren birçok sahih hadisler rivâyet edilmiştir.
Ebû Hureyre (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.)’den rivâyet eder: “İnsanlar ‘Lâ İlâhe İllallah’ deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Onlar bunu deyince artık benden kanlarını ve
mallarını korumuş olurlar, ancak hakkı müstesna ve hesapları Allah’a aittir.”1 Hadis-i şerif, insanların hangi sözle hangi takrirle Müslüman olup, İslâm ailesinin bir ferdi olacaklarını ve dolayısıyla can ve mal emniyetlerinin hukuki bir teminat altına alınacağını, ancak bundan sonra can ve mal güvencesini ortadan kaldıracak bir durum söz konusu olduğunda bu emniyetin hukuken askıya alınacağını ve hesaplarının Allah’a (c.c.) ait olduğunu net bir şekilde
ortaya koymaktadır.
İslâm’ı seven ve İslâm’ı okuyan bazı kardeşlerimizin dini gayretleri ve samimiyetleri saikasıyla Ashab’ta gördükleri ihlâsı, ameli ve yirmi dört ayar imanı, çevresindeki insanlarda görmeyince
bu insanları küfürle itham ederek büyük bir hata işlediklerini müşahede ediyoruz. Bu konuyla ilişkin İslâm âlimlerinin tashihlerini değerli okurlara sunmak istiyoruz:
İslâmî konularda özellikle akîdevî meselelerde bir yargıya varmak için şeriatın fıkhına, hükümlerine ve usûlüne dayalı bir bilgi olmadan sadece bir ihlâs yeterli değildir. Aksi halde daha
önce hâricilerin düştüğü büyük hataya düşülmüş olur. Ahmet İbni Hanbel’in dediği gibi, bunlar fıkıhsız, ilimsiz bir şekilde kendilerini ibadete verdiklerini kendilerince bir akîdeyi son derece savundukları halde onları yeren birçok sahih hadisler rivâyet edilmiştir.