Allâh’a îman ve tevhit ilmi karsısında niçin inanan insanlar farklı düsünce ve kanâatlara sâhiptir? Okuyucu Fusûsu’l-hikem’in ifâdeleri içinde, Cenâb-ı Hakk’ın akılları birbirinden farklı yarattığını, iki varlığa aynı sekilde ve bir varlığa da iki defa üst üste aynı tecellîde bulunmadığını, tecellîde, yaratışta tekrar olmadığını öğrendikten sonra, insanların Cenâb-ı Hakk’a dâir tasavvur ve zanlarının birbirinden farklı olduğu, yâni her bir müminin kendi zannınca bir Hakk’a inandığı, yâni “ilâh-ı mu’tekad”larının farklı olmasının tabiî olduğu, sonsuz olan Hakk’ı sınırlı olan akıl ve kalplerin ihâta edemeyeceği düsüncesine ulaşacak ve Hakk’a îmânını tekrar tekrar yenileyecektir.
Allâh’a îman ve tevhit ilmi karsısında niçin inanan insanlar farklı düsünce ve kanâatlara sâhiptir? Okuyucu Fusûsu’l-hikem’in ifâdeleri içinde, Cenâb-ı Hakk’ın akılları birbirinden farklı yarattığını, iki varlığa aynı sekilde ve bir varlığa da iki defa üst üste aynı tecellîde bulunmadığını, tecellîde, yaratışta tekrar olmadığını öğrendikten sonra, insanların Cenâb-ı Hakk’a dâir tasavvur ve zanlarının birbirinden farklı olduğu, yâni her bir müminin kendi zannınca bir Hakk’a inandığı, yâni “ilâh-ı mu’tekad”larının farklı olmasının tabiî olduğu, sonsuz olan Hakk’ı sınırlı olan akıl ve kalplerin ihâta edemeyeceği düsüncesine ulaşacak ve Hakk’a îmânını tekrar tekrar yenileyecektir.