Lozan’da gündeme alınan Musul sorun, bu platformda Türkiye ve İngiltere arasında uzun uzadıya tartışılmış ve bir neticeye bağlanamamıştı. İngiltere’nin isteğiyle Musul meselesi Milletler Cemiyetine sevk edilmiş ve burada bir çözüm üretilmesi konusunda baskı yapmıştır. Ancak Ankara Hükümeti bu teklife sıcak bakmasa da zoraki kabul ettirilmiştir. Nasturi, Şeyh Sait isyanlarının zamanlaması ve bu isyanların Musul sorunu ile bağlantılı olduğuna ilişkin güçlü delillerin ortaya koyulmuş olması, İngilizlerin kendi menfaatleri doğrultusunda bu isyanları desteklemesi gibi konular bu kitapta masaya yatırılmıştır. Şeyh Sait olayının, Emir Şerif Hüseyin isyanı ile benzerliği, bu isyanda da bir İngiliz parmağı olduğu bulgusu güçlendirmektedir. Bu ilişki de kitapta ayrıca vurgulan diğer kanıtlardan biri olarak incelenmiştir. Şeyh Sait, müdafaasını mahkemeye sunarken, kendisinin kader kurbanı olduğu ve istemeyerek isyanın içinde kendini bulduğunu ısrarla anlatmaya çalışmıştır. Ancak ne savcı ne de diğer mahkeme heyeti bu ısrarın gerçek olmadığını, isyanın planlanarak çıkarıldığı konusunda hem fikirlerdi. Sadece mahkeme üyelerinin görüşlerinde değil birçok yabancı kaynaklarda ve istihbari raporlarda görüyoruz ki ortak kanı, İstiklal Mahkemesindeki üyelerin görüşleriyle uyuşmaktadır. Örneğin, Bağdat’taki Fransız Yüksel Komiserliği’nin Paris’e gönderdiği raporda, İsyan ve Şeyh Sait ile ilgili şu ifadeler yer almaktadır:
“Şeyh Sait’in, 1918 yılından beri amacı İngiliz mandası altında bir Kürt devleti kurmaktır ve İstanbul Kürt Komitesine bağlı olarak çalışmaktadır… İngilizlerin Kürt politikasında temel unsur olan Binbaşı Noel’le ilişki kurmuştur.”
Bu ve benzeri bilgi-belge ve raporların varlığı; şeyh sait isyanın basit bir isyan olmadığını, Bir İngiliz Oyunu Olduğunu Net Olarak Ortaya Koymaktadır.
Lozan’da gündeme alınan Musul sorun, bu platformda Türkiye ve İngiltere arasında uzun uzadıya tartışılmış ve bir neticeye bağlanamamıştı. İngiltere’nin isteğiyle Musul meselesi Milletler Cemiyetine sevk edilmiş ve burada bir çözüm üretilmesi konusunda baskı yapmıştır. Ancak Ankara Hükümeti bu teklife sıcak bakmasa da zoraki kabul ettirilmiştir. Nasturi, Şeyh Sait isyanlarının zamanlaması ve bu isyanların Musul sorunu ile bağlantılı olduğuna ilişkin güçlü delillerin ortaya koyulmuş olması, İngilizlerin kendi menfaatleri doğrultusunda bu isyanları desteklemesi gibi konular bu kitapta masaya yatırılmıştır. Şeyh Sait olayının, Emir Şerif Hüseyin isyanı ile benzerliği, bu isyanda da bir İngiliz parmağı olduğu bulgusu güçlendirmektedir. Bu ilişki de kitapta ayrıca vurgulan diğer kanıtlardan biri olarak incelenmiştir. Şeyh Sait, müdafaasını mahkemeye sunarken, kendisinin kader kurbanı olduğu ve istemeyerek isyanın içinde kendini bulduğunu ısrarla anlatmaya çalışmıştır. Ancak ne savcı ne de diğer mahkeme heyeti bu ısrarın gerçek olmadığını, isyanın planlanarak çıkarıldığı konusunda hem fikirlerdi. Sadece mahkeme üyelerinin görüşlerinde değil birçok yabancı kaynaklarda ve istihbari raporlarda görüyoruz ki ortak kanı, İstiklal Mahkemesindeki üyelerin görüşleriyle uyuşmaktadır. Örneğin, Bağdat’taki Fransız Yüksel Komiserliği’nin Paris’e gönderdiği raporda, İsyan ve Şeyh Sait ile ilgili şu ifadeler yer almaktadır:
“Şeyh Sait’in, 1918 yılından beri amacı İngiliz mandası altında bir Kürt devleti kurmaktır ve İstanbul Kürt Komitesine bağlı olarak çalışmaktadır… İngilizlerin Kürt politikasında temel unsur olan Binbaşı Noel’le ilişki kurmuştur.”
Bu ve benzeri bilgi-belge ve raporların varlığı; şeyh sait isyanın basit bir isyan olmadığını, Bir İngiliz Oyunu Olduğunu Net Olarak Ortaya Koymaktadır.