Kişinin en temel değerlerinden olan yaşamı, vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelen tıbbi müdahaleler, başka bir hukuka uygunluk sebebine dayalı olarak gerçekleştirilmediği sürece hukuka aykırıdır. Kişi, tıbbi müdahaleye rıza göstererek hukukun kendisine sağladığı bu korumadan vazgeçmekte ve kişilik değerleri üzerinde bazı girişimlerde bulunulmasına razı olmaktadır. Kişinin maddi manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra kendi geleceğini belirleme hakkı, tıbbi müdahaleye rızanın temel dayanaklarıdır. Tıbbi müdahaleye rıza, kişinin müdahaleye izin vermesi anlamını taşıyan tek taraflı bir irade beyanıdır.
Eserde, küçüklerin ve kısıtlıların rıza ehliyeti konusunda güncel tartışmalar ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. Tıbbi müdahaleye rızanın alınma şartları; özellikle doku ve organ nakilleri, gebeliğin sona erdirilmesi, üremeye yardımcı tedavi uygulamaları, sterilizasyon, kastrasyon, cinsiyet değiştirmeye yönelik müdahaleler ve tıbbi araştırmalar açısından ayrı ayrı incelenmiştir.
Kişilik hakkı kavramının tıbbi müdahaleye rıza ile ilişkisi değerlendirilmiş, uygulama açısından oldukça önem taşıyan rızanın geri alınması ve rızanın esirgenmesi kavramları üzerinde durulmuştur. Ameliyatın genişletilmesi ve rızanın aşılması gibi özel durumlar açısından ortaya çıkabilecek sonuçlara ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Rızanın temsilci aracılığıyla açıklanması ve yasal temsilcinin rıza vermekten kaçındığı hallerde sorunun nasıl çözümlenmesi gerektiği yasal düzenlemeler dikkate alınarak incelenmiştir.
Eserde, sağlık çalışanları ve hukukçuların karşılaşabilecekleri sorunlar irdelenmiş, doktrin ve uygulamada ortaya çıkan görüş ve kararlar çerçevesinde tartışılarak çözüm önerilerinde bulunulmuştur.
Kişinin en temel değerlerinden olan yaşamı, vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelen tıbbi müdahaleler, başka bir hukuka uygunluk sebebine dayalı olarak gerçekleştirilmediği sürece hukuka aykırıdır. Kişi, tıbbi müdahaleye rıza göstererek hukukun kendisine sağladığı bu korumadan vazgeçmekte ve kişilik değerleri üzerinde bazı girişimlerde bulunulmasına razı olmaktadır. Kişinin maddi manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra kendi geleceğini belirleme hakkı, tıbbi müdahaleye rızanın temel dayanaklarıdır. Tıbbi müdahaleye rıza, kişinin müdahaleye izin vermesi anlamını taşıyan tek taraflı bir irade beyanıdır.
Eserde, küçüklerin ve kısıtlıların rıza ehliyeti konusunda güncel tartışmalar ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. Tıbbi müdahaleye rızanın alınma şartları; özellikle doku ve organ nakilleri, gebeliğin sona erdirilmesi, üremeye yardımcı tedavi uygulamaları, sterilizasyon, kastrasyon, cinsiyet değiştirmeye yönelik müdahaleler ve tıbbi araştırmalar açısından ayrı ayrı incelenmiştir.
Kişilik hakkı kavramının tıbbi müdahaleye rıza ile ilişkisi değerlendirilmiş, uygulama açısından oldukça önem taşıyan rızanın geri alınması ve rızanın esirgenmesi kavramları üzerinde durulmuştur. Ameliyatın genişletilmesi ve rızanın aşılması gibi özel durumlar açısından ortaya çıkabilecek sonuçlara ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Rızanın temsilci aracılığıyla açıklanması ve yasal temsilcinin rıza vermekten kaçındığı hallerde sorunun nasıl çözümlenmesi gerektiği yasal düzenlemeler dikkate alınarak incelenmiştir.
Eserde, sağlık çalışanları ve hukukçuların karşılaşabilecekleri sorunlar irdelenmiş, doktrin ve uygulamada ortaya çıkan görüş ve kararlar çerçevesinde tartışılarak çözüm önerilerinde bulunulmuştur.