Biz insanlar narsisist olduğumuz için, tarih boyunca her şeyi bildiğimizi iddia ettik ve her defasında yanıldık. Dünya’nın hatta evrenin merkezinde olduğumuzu sandık. Evren, Samanyolu, Güneş, yıldızlar, Dünya… Hepsi bizim için yaratılmıştı, fakat bizden önce sadece Dünya’da milyarlarca yıl geçmiş olduğunu öğrendik. Güneş’in, yıldızların bizim etrafımızda döndüğünden çok emindik, ancak yanıldığımızı elimizde bir tek Ay kalınca anladık. Dünya’nın yuvarlak olduğunu, kendi etrafında döndüğünü de yeni fark ettik. Narsisistler, kendilerini özel ve en büyük görürler ama uzaydan kendimize bakınca küçüktük, bir kum tanesi kadar bile değildik. Şimşekler, yerçekimi, gelgitler, depremler… Ne olduklarını öğrenene kadar bambaşka kesin doğrularımız vardı. *** Yayınevinin notu: Samir Hamzaoğullları çok farklı bir kalem. Gerçek dünya ile gerçeküstü arasında gidip gelen bu hikâyenin hipotezi bilim dünyasında da derinlikli tartışmalara, sürtüşmelere konu olmakta. Fakat yazar hiçbir tartışmaya aldırmadan, aklın gidebildiği en uç noktadaki gerçeküstü dünyayı cesurca yazmaktan çekinmemiş.
Biz insanlar narsisist olduğumuz için, tarih boyunca her şeyi bildiğimizi iddia ettik ve her defasında yanıldık. Dünya’nın hatta evrenin merkezinde olduğumuzu sandık. Evren, Samanyolu, Güneş, yıldızlar, Dünya… Hepsi bizim için yaratılmıştı, fakat bizden önce sadece Dünya’da milyarlarca yıl geçmiş olduğunu öğrendik. Güneş’in, yıldızların bizim etrafımızda döndüğünden çok emindik, ancak yanıldığımızı elimizde bir tek Ay kalınca anladık. Dünya’nın yuvarlak olduğunu, kendi etrafında döndüğünü de yeni fark ettik. Narsisistler, kendilerini özel ve en büyük görürler ama uzaydan kendimize bakınca küçüktük, bir kum tanesi kadar bile değildik. Şimşekler, yerçekimi, gelgitler, depremler… Ne olduklarını öğrenene kadar bambaşka kesin doğrularımız vardı. *** Yayınevinin notu: Samir Hamzaoğullları çok farklı bir kalem. Gerçek dünya ile gerçeküstü arasında gidip gelen bu hikâyenin hipotezi bilim dünyasında da derinlikli tartışmalara, sürtüşmelere konu olmakta. Fakat yazar hiçbir tartışmaya aldırmadan, aklın gidebildiği en uç noktadaki gerçeküstü dünyayı cesurca yazmaktan çekinmemiş.