George Steiner edebiyat kuramı alanında bir klasik haline gelmiş Tolstoy mu Dostoyevski mi ’de bu iki dev iki romancının eserlerini epik ve dramatik yazın gelenekleri bağlamında değerlendiriyor.
Ütopik inançları ve insanlığa duyduğu güvenle Tolstoy bir iyimserdir ve bile isteye kendisini Homeros ile ilişkilendirecek epik bir tarz yaratmıştır. En kasvetli, trajik metafizikçilerden olan Dostoyevski ise kökleri Kral Oidipus’a ve Kral Lear’a uzanan drama geleneğinin devamcısıdır.
Steiner metni dışa kapalı, bağımsız bir referans sistemi sayan yapıbozumcu eleştiriden çok farklı bir “eski tarz eleştiri” örneği sergiliyor. Ona göre “eski tarz eleştiri hayranlıktan doğar. Bazen yapıttan bir adım uzaklaşıp onun ahlaki amacına bakar. Edebiyatın her şeyden soyutlanmış olarak var olmadığını, aksine tarihsel ve siyasal enerjilerin etkileşiminin tam merkezinde yer aldığını düşünür. Hepsinden önemlisi, eski eleştiri kapsamı ve doğası bakımından felsefidir.”
George Steiner edebiyat kuramı alanında bir klasik haline gelmiş Tolstoy mu Dostoyevski mi ’de bu iki dev iki romancının eserlerini epik ve dramatik yazın gelenekleri bağlamında değerlendiriyor.
Ütopik inançları ve insanlığa duyduğu güvenle Tolstoy bir iyimserdir ve bile isteye kendisini Homeros ile ilişkilendirecek epik bir tarz yaratmıştır. En kasvetli, trajik metafizikçilerden olan Dostoyevski ise kökleri Kral Oidipus’a ve Kral Lear’a uzanan drama geleneğinin devamcısıdır.
Steiner metni dışa kapalı, bağımsız bir referans sistemi sayan yapıbozumcu eleştiriden çok farklı bir “eski tarz eleştiri” örneği sergiliyor. Ona göre “eski tarz eleştiri hayranlıktan doğar. Bazen yapıttan bir adım uzaklaşıp onun ahlaki amacına bakar. Edebiyatın her şeyden soyutlanmış olarak var olmadığını, aksine tarihsel ve siyasal enerjilerin etkileşiminin tam merkezinde yer aldığını düşünür. Hepsinden önemlisi, eski eleştiri kapsamı ve doğası bakımından felsefidir.”