Türkiye Cumhuriyeti'nde 1923 yılında Refik Saydam'la başlayan ve önceliği bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye veren sağlık sistemi, 1961 yılında çıkartılan "Sosyalleştirme” yasası ile yeni bir döneme girmiş ve bölge tabanlı örgütlenen Sağlık Ocağı modelini yaşama geçirmiştir. Sosyalleştirme yasasının mimarı ve aynı zamanda Türkiye'de halk sağlığının da öncülerinden olan Prof. Dr. Nusret Fişek'in en önemli özelliği, Türkiye'de ilk defa halk sağlığı ile birinci basamak sağlık hizmetlerini bir arada sunan entegre bir modeli (sağlık ocağı) yaygınlaştırmış olmasıdır. Bu yaklaşım aynı zamanda Türkiye'de halk sağlığı uzmanlık eğitiminin de temelini oluşturan ve tam olarak da bu kitapta anlatılmaya çalışılan Toplum Yönelimli Sağlık (TOYS) hizmetleri yönetiminin bir sistem olarak ülkenin tamamına yayılması hareketidir. Nitekim TOYS yönetiminin temel ilkeleri olan "belirlenmiş bir nüfusta, sağlık sorunlarının sistematik olarak tanımlanması ve birinci basamakta çözümler üretilmesi” yaklaşımı sağlık ocakları aracılığıyla Türkiye'nin Doğu illerinden başlayarak 20-25 yıllık bir süre içinde ülkenin tamamına yayılmıştır.
Ancak 1970-2000 arası yıllarda ülkemizin yaşadığı politik çalkantılar ve Sağlık Bakanlığı'nın özelleştirmeci ve kamu sağlık alanındaki yetersiz destek politikaları, 2000'li yıllarda bizleri bambaşka bir noktaya getirdi. "Sosyalleştirme” modelinin coğrafi olarak belirlenmiş bir sağlık bölgesinde öncelikli sağlık sorunlarına yönelik olarak kurgulanması yaklaşımı yerini 2005 yılından başlayarak bölge tabanlı olmayan bir aile hekimliği sistemine ve aile hekimlerinden oldukça kopuk bir Toplum Sağlığı Merkezi modeline (şimdilerde İlçe Sağlık Müdürlüğü) bıraktı. Dolayısıyla sağlık sistemimiz, yatay düzlemde birinci basamak sağlık hizmetleriyle halk sağlığı hizmetlerinin yeterince entegre edilemediği, dikey düzlemde ise birinci basamakla hastaneler arasında sevk ve entegrasyonun nerdeyse hiç uygulanamadığı, buna ek olarak 2011 yılından itibaren il ve ilçe düzeyinde iki-üç başlı dolayısıyla yönetimi oldukça zor, karmaşık ve verimsiz bir yapıya dönüştürüldü.
TOYS hizmetleri yönetim kitabı işte tam da bu noktada birinci basamakta sağlık hizmeti sunmaya çalışan İl-İlçe Sağlık Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezi ve Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarına yönelik bir rehber olarak hazırlanmıştır. Kitap akademik bir çalışma olmak yerine ülkemiz sağlık sisteminin birinci basamaktaki dinamiklerine halk sağlığı bakış açısıyla, toplum yönelimli olarak hazırlanmaya çalışılmıştır. Kuramsal olmaktan çok pratiğe odaklanmaya çalışan bir yönü vardır. Ancak ülkemiz sağlık sistemindeki hızlı değişimler bu kitap için de oldukça önemli bir dezavantajdır. Çünkü bugün İlçe Sağlık Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezi veya Aile Sağlığı Merkezi olarak bildiğimiz yerler yarın başka bir isimle (Sağlıklı Hayat Merkezi vb) veya başka bir görevle karşımıza çıkabilir. Aynen 2017 yılının son günlerinde Halk Sağlığı Müdürlüklerinin bir gecede "Başkanlık” adı altında isim değiştirmesi gibi. Ancak isimler ve sistemler değişse de birinci basamakta halk sağlığı bakış açısıyla, epidemiyoloji ve sağlık yönetiminin temel ilkelerini uygulamaya çalışan her sağlık personeli bu kitabı rahatlıkla kullanabilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde 1923 yılında Refik Saydam'la başlayan ve önceliği bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye veren sağlık sistemi, 1961 yılında çıkartılan "Sosyalleştirme” yasası ile yeni bir döneme girmiş ve bölge tabanlı örgütlenen Sağlık Ocağı modelini yaşama geçirmiştir. Sosyalleştirme yasasının mimarı ve aynı zamanda Türkiye'de halk sağlığının da öncülerinden olan Prof. Dr. Nusret Fişek'in en önemli özelliği, Türkiye'de ilk defa halk sağlığı ile birinci basamak sağlık hizmetlerini bir arada sunan entegre bir modeli (sağlık ocağı) yaygınlaştırmış olmasıdır. Bu yaklaşım aynı zamanda Türkiye'de halk sağlığı uzmanlık eğitiminin de temelini oluşturan ve tam olarak da bu kitapta anlatılmaya çalışılan Toplum Yönelimli Sağlık (TOYS) hizmetleri yönetiminin bir sistem olarak ülkenin tamamına yayılması hareketidir. Nitekim TOYS yönetiminin temel ilkeleri olan "belirlenmiş bir nüfusta, sağlık sorunlarının sistematik olarak tanımlanması ve birinci basamakta çözümler üretilmesi” yaklaşımı sağlık ocakları aracılığıyla Türkiye'nin Doğu illerinden başlayarak 20-25 yıllık bir süre içinde ülkenin tamamına yayılmıştır.
Ancak 1970-2000 arası yıllarda ülkemizin yaşadığı politik çalkantılar ve Sağlık Bakanlığı'nın özelleştirmeci ve kamu sağlık alanındaki yetersiz destek politikaları, 2000'li yıllarda bizleri bambaşka bir noktaya getirdi. "Sosyalleştirme” modelinin coğrafi olarak belirlenmiş bir sağlık bölgesinde öncelikli sağlık sorunlarına yönelik olarak kurgulanması yaklaşımı yerini 2005 yılından başlayarak bölge tabanlı olmayan bir aile hekimliği sistemine ve aile hekimlerinden oldukça kopuk bir Toplum Sağlığı Merkezi modeline (şimdilerde İlçe Sağlık Müdürlüğü) bıraktı. Dolayısıyla sağlık sistemimiz, yatay düzlemde birinci basamak sağlık hizmetleriyle halk sağlığı hizmetlerinin yeterince entegre edilemediği, dikey düzlemde ise birinci basamakla hastaneler arasında sevk ve entegrasyonun nerdeyse hiç uygulanamadığı, buna ek olarak 2011 yılından itibaren il ve ilçe düzeyinde iki-üç başlı dolayısıyla yönetimi oldukça zor, karmaşık ve verimsiz bir yapıya dönüştürüldü.
TOYS hizmetleri yönetim kitabı işte tam da bu noktada birinci basamakta sağlık hizmeti sunmaya çalışan İl-İlçe Sağlık Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezi ve Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarına yönelik bir rehber olarak hazırlanmıştır. Kitap akademik bir çalışma olmak yerine ülkemiz sağlık sisteminin birinci basamaktaki dinamiklerine halk sağlığı bakış açısıyla, toplum yönelimli olarak hazırlanmaya çalışılmıştır. Kuramsal olmaktan çok pratiğe odaklanmaya çalışan bir yönü vardır. Ancak ülkemiz sağlık sistemindeki hızlı değişimler bu kitap için de oldukça önemli bir dezavantajdır. Çünkü bugün İlçe Sağlık Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezi veya Aile Sağlığı Merkezi olarak bildiğimiz yerler yarın başka bir isimle (Sağlıklı Hayat Merkezi vb) veya başka bir görevle karşımıza çıkabilir. Aynen 2017 yılının son günlerinde Halk Sağlığı Müdürlüklerinin bir gecede "Başkanlık” adı altında isim değiştirmesi gibi. Ancak isimler ve sistemler değişse de birinci basamakta halk sağlığı bakış açısıyla, epidemiyoloji ve sağlık yönetiminin temel ilkelerini uygulamaya çalışan her sağlık personeli bu kitabı rahatlıkla kullanabilecektir.