Toplumsal cinsiyetçiliğin hem yaratılıp sorunsallaştırıldığı hem de ideolojik uygulamalar olarak süreklileştirilip yaygınlaştırıldığı alan kadın-erkek ilişkileri olmaktadır. İktidar, hiyerarşi ve egemenlik ilişkilerinin toplumsal alanda somutlaştığı zemin de budur ve mikro devlet olarak tanımladığımız aile/evlilik gerçeğinde ise pratikleştirilmektedir. Kadın ve erkeklerin cinsiyetlendirildiği oranda özgür düşünce ve yaşam sınırlarının daraltıldığı, böylece kapitalist modernitenin hizmetine koşuldukları açıktır. Dolayısıyla özgürlük yitimi çok boyutlu dolaylı/dolaysız köleleşme bu ilişkide gerçekleştiği için, özgürlük hedefi ve analizinin de kadın-erkek ilişkileri üzerinden netleştirilmesi önem kazanmaktadır. Temel toplumsal sorunların kaynağı da bu ilişkide yatar. Bu nedenle tutarlı bir ideoloji, örgütlenme, eylem/aktivite gerçeğine ulaşılıp alternatif bir toplumsal modelin yaratılabilmesi için bu ilişki odağa alınmak zorundadır.
Toplumsal cinsiyetçiliğin hem yaratılıp sorunsallaştırıldığı hem de ideolojik uygulamalar olarak süreklileştirilip yaygınlaştırıldığı alan kadın-erkek ilişkileri olmaktadır. İktidar, hiyerarşi ve egemenlik ilişkilerinin toplumsal alanda somutlaştığı zemin de budur ve mikro devlet olarak tanımladığımız aile/evlilik gerçeğinde ise pratikleştirilmektedir. Kadın ve erkeklerin cinsiyetlendirildiği oranda özgür düşünce ve yaşam sınırlarının daraltıldığı, böylece kapitalist modernitenin hizmetine koşuldukları açıktır. Dolayısıyla özgürlük yitimi çok boyutlu dolaylı/dolaysız köleleşme bu ilişkide gerçekleştiği için, özgürlük hedefi ve analizinin de kadın-erkek ilişkileri üzerinden netleştirilmesi önem kazanmaktadır. Temel toplumsal sorunların kaynağı da bu ilişkide yatar. Bu nedenle tutarlı bir ideoloji, örgütlenme, eylem/aktivite gerçeğine ulaşılıp alternatif bir toplumsal modelin yaratılabilmesi için bu ilişki odağa alınmak zorundadır.