İsraf, sadece malı-mülkü ölçüsüzce harcayıp hebâ etmek değildir. O, hayatın bütün safhalarıyla alâkalıdır. Bilmeliyiz ki; ömrü boş geçirmek, yeme-içme ve giyimde haddi aşmak, sıhhati lüzumsuz yerlerde zâyî etmek, tefekkürü rûhânî manzaralara değil de nefsânî vitrinlere yönlendirmek, faydasız ilimle meşgul olmak ve ilmi, nefsânî menfaatlere âlet etmek, birer israftır. Hele eğitimde, evlâtları sırf dünyevî istikbâl kaygılarıyla mânevî terbiyeden mahrum olarak yetiştirmek, israfların en büyüğü olan "insan isrâfı”dır.
İsraf, sadece malı-mülkü ölçüsüzce harcayıp hebâ etmek değildir. O, hayatın bütün safhalarıyla alâkalıdır. Bilmeliyiz ki; ömrü boş geçirmek, yeme-içme ve giyimde haddi aşmak, sıhhati lüzumsuz yerlerde zâyî etmek, tefekkürü rûhânî manzaralara değil de nefsânî vitrinlere yönlendirmek, faydasız ilimle meşgul olmak ve ilmi, nefsânî menfaatlere âlet etmek, birer israftır. Hele eğitimde, evlâtları sırf dünyevî istikbâl kaygılarıyla mânevî terbiyeden mahrum olarak yetiştirmek, israfların en büyüğü olan "insan isrâfı”dır.