Kerem Bakıcı’nın ilk öykü kitabı Toprakta Büyür mü İnsan?, alıç ağaçlarının gölgesi üzerine düşenlerin, pişmanlığına bir ömür adayanların, inatçı bir doğanın, kışın ve baharın anlattıklarını bir araya getiriyor. Sık sık doğa seslerinin karıştığı öyküler çınlayan, tıkırdayan, hareketli, değişken, hızlı bir soluğu taşıyor.
“Kasaba aşağılarda kaldı. Kerpiç, sıcak ve eski. Kel Tepe’nin başı gökte. Eteklerine dizilmiş üç beş boranhane. Göz göz... Katran, feldir, canlı. Gün ışımadı henüz. Gökyüzünde sarı, kırmızı haleler. Cıbıldak tere batan Haris, adımlarını sıklaştırdı. Alnında geceden kalma bir ağrı, zonk zonk. Yıkık dökük boranhanelerden birine daldı. Kanat çırpışları her yanda. Güvercinler tek gözleri açık uyur, derlerdi de inanmazdım.”
Kerem Bakıcı’nın ilk öykü kitabı Toprakta Büyür mü İnsan?, alıç ağaçlarının gölgesi üzerine düşenlerin, pişmanlığına bir ömür adayanların, inatçı bir doğanın, kışın ve baharın anlattıklarını bir araya getiriyor. Sık sık doğa seslerinin karıştığı öyküler çınlayan, tıkırdayan, hareketli, değişken, hızlı bir soluğu taşıyor.
“Kasaba aşağılarda kaldı. Kerpiç, sıcak ve eski. Kel Tepe’nin başı gökte. Eteklerine dizilmiş üç beş boranhane. Göz göz... Katran, feldir, canlı. Gün ışımadı henüz. Gökyüzünde sarı, kırmızı haleler. Cıbıldak tere batan Haris, adımlarını sıklaştırdı. Alnında geceden kalma bir ağrı, zonk zonk. Yıkık dökük boranhanelerden birine daldı. Kanat çırpışları her yanda. Güvercinler tek gözleri açık uyur, derlerdi de inanmazdım.”