Mekke’de tüccar sermayesinin bollaşması, Mekke’nin sosyal, ekonomik, dinî ve siyasi gelişimini kaçınılmaz kılmıştır. Sermayenin artmasıyla tüccarlar etki alanlarını genişletmiş ve ana güç unsuru hâline gelmiştir. Eserin yazım sürecinde orijinal Arapça kaynakları yeniden ele alan ve modern çalışmalardan da faydalanan Mahmood İbrahim, Tüccar Sermayesi’nde kapitalizmin köklerinin izini sürerken buna paralel olarak İslam'ın yükselişinin yeni bir yorumunu da sunmaktadır.
Yazar, İslam’ın belirli kurumsal inançlara ve uygulamalara öncülük ettiğini, bu sayede tüccarların Batı Asya’da siyasi ve ekonomik hegemonya kurmalarının mümkün hâle geldiğini savunmaktadır. Mekke'nin fethi ile yeni kurulan Müslüman devletin nüfuzunu Arabistan'ın geri kalanına yaydığını, bu durumun önemli bir sosyal gücü harekete geçirdiğini ve daha geniş alanlara yayılmaya imkân sağladığını ileri sürmektedir. Bu sayede tüccarların üretimi artan yeni bölgelere, geniş ticaret rotalarına ve daha büyük pazarlara hâkim olduğunu savunmaktadır.
Bu kapsamlı çalışmada; İslam tarihine, İslam toplumuna ve ilk iç savaşa dair yeni bir yorum getiren Mahmood İbrahim, bir asır boyunca Müslüman coğrafyada hâkim güç olan Emevi Halifeliği’nin doğru anlaşılmasını sağlayarak bugünkü Orta Doğu'nun daha isabetli okunabilmesinin mümkün olacağını vurgulamaktadır. Tüccar Sermayesi, Orta Doğu araştırmacıları için önemli bir çalışma olmasının yanında Yakın Doğu, Kuzey Afrika, Orta Çağ Avrupası araştırmacıları için de kıymetli bir başvuru kaynağıdır.
Mekke’de tüccar sermayesinin bollaşması, Mekke’nin sosyal, ekonomik, dinî ve siyasi gelişimini kaçınılmaz kılmıştır. Sermayenin artmasıyla tüccarlar etki alanlarını genişletmiş ve ana güç unsuru hâline gelmiştir. Eserin yazım sürecinde orijinal Arapça kaynakları yeniden ele alan ve modern çalışmalardan da faydalanan Mahmood İbrahim, Tüccar Sermayesi’nde kapitalizmin köklerinin izini sürerken buna paralel olarak İslam'ın yükselişinin yeni bir yorumunu da sunmaktadır.
Yazar, İslam’ın belirli kurumsal inançlara ve uygulamalara öncülük ettiğini, bu sayede tüccarların Batı Asya’da siyasi ve ekonomik hegemonya kurmalarının mümkün hâle geldiğini savunmaktadır. Mekke'nin fethi ile yeni kurulan Müslüman devletin nüfuzunu Arabistan'ın geri kalanına yaydığını, bu durumun önemli bir sosyal gücü harekete geçirdiğini ve daha geniş alanlara yayılmaya imkân sağladığını ileri sürmektedir. Bu sayede tüccarların üretimi artan yeni bölgelere, geniş ticaret rotalarına ve daha büyük pazarlara hâkim olduğunu savunmaktadır.
Bu kapsamlı çalışmada; İslam tarihine, İslam toplumuna ve ilk iç savaşa dair yeni bir yorum getiren Mahmood İbrahim, bir asır boyunca Müslüman coğrafyada hâkim güç olan Emevi Halifeliği’nin doğru anlaşılmasını sağlayarak bugünkü Orta Doğu'nun daha isabetli okunabilmesinin mümkün olacağını vurgulamaktadır. Tüccar Sermayesi, Orta Doğu araştırmacıları için önemli bir çalışma olmasının yanında Yakın Doğu, Kuzey Afrika, Orta Çağ Avrupası araştırmacıları için de kıymetli bir başvuru kaynağıdır.