İslamiyet öncesi Türk tarihi ya da günümüz adı ile Orta Asya Türk tarihi araştırmaları bilindiği üzere ilk olarak 18. yüzyılın ortalarında Joseph de Guignes’in, Histoire générale des Huns, des Turcs, des Mongols, et des autres Tartares Occidentaux adlı eseri ile başlar. De Guignes’in başlattığı bu yolda ilerleyen bilim adamları – özellikle batılı bilim adamları – ne yazık ki Türk tarihi hakkında her zaman doğru bilgiler vermemişlerdir. Batıda geçmişten gelen değişmez Türk algısı ile kalıplarını yıkamayan Batı dünyası mesnetsiz tabirleri ve savları ile Türk tarihi hakkında yalan yanlış bilgiler vermiştir. Buradaki bir diğer hata ise Türkiyat araştırmalarının batıya göre Türklerde yüz yıl daha geriden başlamasıdır. Türklerde milli tarih şuurunun geç oluşması batıda Türk tarihinin basite indirgenmesine neden olmuştur.
Dünyada kavimlerin oluşumuna baktığımızda ise iki şekilde oluştuğunu görürüz. İlki tarihten önce oluşmuş kavimler (Türk, İran, Çin), ikinci ise tarihin sayfalarında oluşmuş kavimler (Fransızlar, İngilizler). Batılı bilim adamları bu oluşumdan Türkleri ikinci sıraya yani tarihin sayfalarında oluşmuş bir millet gibi göstermek istemişlerdir. Yazdıkları tezlere göre Türklerin tarihini ya Hunlardan ya da Göktürklerden başlatmışlardır. Bunla birlikte Türklerin adı, menşei ve yurtlarını da yanlış olarak yazılmıştır ve dünya tarihine bu yanlışlıklar ile lanse edilmiştir.
İslamiyet öncesi Türk tarihi ya da günümüz adı ile Orta Asya Türk tarihi araştırmaları bilindiği üzere ilk olarak 18. yüzyılın ortalarında Joseph de Guignes’in, Histoire générale des Huns, des Turcs, des Mongols, et des autres Tartares Occidentaux adlı eseri ile başlar. De Guignes’in başlattığı bu yolda ilerleyen bilim adamları – özellikle batılı bilim adamları – ne yazık ki Türk tarihi hakkında her zaman doğru bilgiler vermemişlerdir. Batıda geçmişten gelen değişmez Türk algısı ile kalıplarını yıkamayan Batı dünyası mesnetsiz tabirleri ve savları ile Türk tarihi hakkında yalan yanlış bilgiler vermiştir. Buradaki bir diğer hata ise Türkiyat araştırmalarının batıya göre Türklerde yüz yıl daha geriden başlamasıdır. Türklerde milli tarih şuurunun geç oluşması batıda Türk tarihinin basite indirgenmesine neden olmuştur.
Dünyada kavimlerin oluşumuna baktığımızda ise iki şekilde oluştuğunu görürüz. İlki tarihten önce oluşmuş kavimler (Türk, İran, Çin), ikinci ise tarihin sayfalarında oluşmuş kavimler (Fransızlar, İngilizler). Batılı bilim adamları bu oluşumdan Türkleri ikinci sıraya yani tarihin sayfalarında oluşmuş bir millet gibi göstermek istemişlerdir. Yazdıkları tezlere göre Türklerin tarihini ya Hunlardan ya da Göktürklerden başlatmışlardır. Bunla birlikte Türklerin adı, menşei ve yurtlarını da yanlış olarak yazılmıştır ve dünya tarihine bu yanlışlıklar ile lanse edilmiştir.